Bizi Takip Edin

Diplomasi

ABD-Güney Afrika arazi yasası geriliminde yeni perde

Yayınlanma

ABD’de Doneld Trump yönetimi, Güney Afrika hükümetini beyaz Afrikaner çiftçilere yönelik şiddetli saldırılara izin vermek ve “etnik azınlık Afrikanerlerin tarımsal mülklerine tazminat ödemeden el koymasına” olanak tanıyan bir arazi kamulaştırma yasası çıkarmakla suçluyor.

Trump cuma günü imzaladığı ve hükümetin bazı beyaz vatandaşlarına yönelik “hak ihlalleri” nedeniyle ceza olarak Güney Afrika’ya yapılan tüm yardım ve mali desteği durduran kararname imzaladı.

Trump, Güney Afrika’yı beyaz çiftçilere karşı insan hakları ihlalleri yapmakla suçladığı Truth Social gönderisinde, “Güney Afrika topraklara el koyuyor ve bazı insan sınıflarına ÇOK KÖTÜ davranıyor,” iddiasında bulundu.

Başkanlın emrinde, ABD’nin “Güney Afrika hükümetinin ülkesinde hak ihlalleri gerçekleştirmesini destekleyemeyeceği” ve “bu adaletsiz ve ahlaksız uygulamalara devam ettiği sürece” ABD’nin yardım veya destek sağlamayacağı belirtildi.

Trump’ın beyaz Afrikalıları “yeniden yerleştirme” planı

Beyaz Saray ayrıca Washington’un Güney Afrikalı çiftçileri ve ailelerini mülteci olarak yeniden yerleştirmek için bir plan oluşturacağını açıkladı.

Açıklamada ABD’li yetkililerin, Güney Afrika’da yaşayan ve çoğunlukla eski Hollandalı ve Fransız yerleşimcilerin beyaz torunları olan Afrikalıların ABD Mülteci Kabul Programı aracılığıyla kabulü ve yeniden yerleştirilmesi de dahil olmak üzere insani yardıma öncelik verecek adımlar atacağı belirtildi.

Emirde ayrıca Güney Afrika’nın İsrail’e yönelik soykırım suçlamalarının Uluslararası Adalet Divanı’na (UAD) taşınmasındaki rolüne de atıfta bulunuluyor.

Kararda, “Buna ek olarak, Güney Afrika, UAD’de Hamas’ı değil İsrail’i soykırımla suçlamak ve ticari, askeri ve nükleer anlaşmalar geliştirmek için İran’la ilişkilerini yeniden canlandırmak da dahil olmak üzere ABD ve müttefiklerine karşı saldırgan tutumlar almıştır,” deniyor.

Hafta başında Trump gazetecilere verdiği bir brifingde Güney Afrika yönetiminin “korkunç şeyler yaptığını, korkunç şeyler yaptığını” söylemişti.

Trump, “Dolayısıyla bu konu şu anda soruşturma altında. Bir karar vereceğiz ve Güney Afrika’nın ne yaptığını öğrenene kadar; toprakları ellerinden alıyorlar ve topraklara el koyuyorlar ve aslında belki de bundan çok daha kötü şeyler yapıyorlar,” iddiasında bulunmuştu.

Musk da topa girdi, Bakanlık sömürgeciliğe işaret etti

Trump’ın Güney Afrika doğumlu yakın danışmanı Elon Musk da eleştirilere katıldı ve X’te Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa’nın neden “açıkça ırkçı mülkiyet yasalarına” sahip olduğunu sordu.

Ramaphosa Musk’a yanıt vermedi fakat daha önce Trump’ın tehdidinin ardından Güney Afrika’nın toprak politikasını savunmuştu. Başkan, hükümetin hiçbir araziye el koymadığını ve politikanın halkın araziye eşit erişimini sağlamayı amaçladığını söyledi.

Güney Afrika hükümeti de ayrıca, beyaz çiftçilere yönelik herhangi bir saldırı olduğunu reddetti ve Trump’ın yeni arazi yasasına ilişkin açıklamasının yanlış bilgi ve çarpıtmalarla dolu olduğunu savundu.

Güney Afrika Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakanlığı, Beyaz Saray’ın söz konusu adımının “Güney Afrika’nın derin ve acı dolu sömürgecilik ve apartheid tarihini tanımakta başarısız olduğunu” söyledi.

Apartheid döneminin izleri: Toprakta eşitsizlik sürüyor

Güney Afrika’daki yeni arazi yasası geçen ay imzalandı ve belirli durumlarda tazminat ödenmeksizin arazilere el konulmasına izin veriyor.

Irkçı apartheid sisteminin sona ermesinden 30 yıl sonra Güney Afrika’da toprak mülkiyeti uzun zamandır tartışmalı bir konu olup özel tarım arazilerinin çoğu hâlâ beyazlara ait.

Hükümetin toprak reformunu ele alması ve ırk ayrımcılığının geçmişteki adaletsizlikleriyle başa çıkması için sürekli çağrılar yapılıyordu. Güney Afrika’nın yeni yasası, sadece “adil, hakkaniyete uygun ve kamu yararına” olduğu durumlarda tazminatsız kamulaştırma yapılmasına izin veriyor.

Bu, mülkün kullanılmadığı ve ondan geliştirme ya da para kazanma niyetinin olmadığı ya da insanlar için risk teşkil ettiği durumları kapsıyor.

Beyazlar 62 milyonluk Güney Afrika nüfusunun yalnızca %7’sini oluşturuyor. Buna rağmen, beyazların elinde yaklaşık 26 milyon hektarlık özel mülk var ve bu toplam arazinin yaklaşık dörtte üçünü oluşturuyor.

Özel mülkiyete ait arazilerin sadece %4’ü, Güney Afrika’nın 60 milyonluk nüfusunun yaklaşık %80’ini oluşturan siyahlara ait.

Apartheid rejiminde siyahların yaşadığı “adacıklar” olarak kısmi özerkliğe sahip bantustanlar, beyazların sahip olduğu çiftliklerle çevrili durumda. 1913’te İngiliz sömürge yönetimince çıkarılan Yerliler Toprak Yasası, siyahların “beyaz Güney Afrika’da” toprak satın almasını ya da kiralamasını kısıtlamış ve yerli sakinlerin zorla yerlerinden edilmesine yol açmıştı.

Ardından 1950’de Afrikaner Ulusal Partisi 3,5 milyon siyahı atalarının topraklarından uzaklaştıran bir yasa çıkardı.

ANC, zengin siyahlar yarattı ama topraktaki beyaz üstünlüğünü kırmadı

1994’te apartheid’ın sona ermesinin ardından Afrika Ulusal Kongresi (ANC) hükümeti 2014 yılına kadar bu arazinin %30’unu eski sahiplerine iade etmek istediğini söylemişti fakat ticari tarım arazilerinin yalnızca %10’unun yeniden dağıtıldığı tahmin ediliyor.

Toprak reformuna konu çiftliklerin çoğu, beceri aktarımı ve bunları sürdürecek sermaye eksikliği nedeniyle başarısız oluyor.

Kısa süre önce kabul edilen yasaya kadar, hükümet mevcut sahiplerinden sadece “istekli satıcı, istekli alıcı” ilkesi çerçevesinde arazi satın alabiliyordu ve bu durum bazılarına göre toprak reformu sürecini geciktirdi.

Apartheid döneminde siyah çoğunluğun topraksızlaştırılmasını Güney Afrika’nın “ilk günahı” olarak tanımlayan ülkenin yeni Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa, kullanılmayan kentsel arazilere odaklanarak toprak reformunu hızlandırma sözü vermişti.

Bu meselenin yakıcı hale gelmesinde, özellikle Ekonomik Özgürlük Savaşçıları (EFF) gibi radikal partilerin baskısının etkisi büyük. EFF, ülkenin altın ve platin madenlerini millileştirmek ve beyaz çiftçilerin topraklarına el koymak istiyor ve bu politikayla örgütleniyor.

EFF örgütleri, toprak sahibi olmak isteyen siyah yoksul köylüler ile zengin beyaz çiftlik sahipleri arasında arabuluculuk gibi fonksiyonlar da üstlenerek köylülerle ilişkilerini geliştirmiş durumdalar.

Otuz yıllık ANC hükümeti bir “süper zengin” siyah işadamları sınıfı yaratsa da yoksul siyah çoğunluk için çok az şey yaptığı genel kabul görüyor.

Güney Afrika’daki beyazlar, 1994 yılında beyaz azınlık yönetimine dayalı apartheid sisteminin sona ermesinin üzerinden 30 yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen genel olarak siyahlardan çok daha iyi bir yaşam standardına sahip.

Güney Afrika İnsan Hakları Komisyonu tarafından 2021 yılında yapılan bir araştırmaya göre beyazların %1’i yoksulluk içinde yaşarken bu oran siyahlarda %64.

Afrikanerler, ABD’ye göç planını reddetti

Öte yandan ülkedeki Hollandalı kolonicilerin torunları Afrikanerler, Trump’ın “yeniden yerleştirme” planını reddetti.

Cumartesi günü, Afrikanerleri temsil eden en önde gelen gruplardan ikisi, Trump’ın ABD’de yeniden yerleşim teklifini kabul etmeyeceklerini söyledi.

Yaklaşık 2 milyon kişiyi temsil ettiğini söyleyen Afrikaner işçi sendikası Solidarity’nin CEO’su Dirk Hermann, “Üyelerimiz burada çalışıyor, burada kalmak istiyor ve burada kalacaklar. Burada bir gelecek inşa etmeye kararlıyız. Hiçbir yere gitmiyoruz,” dedi.

Aynı basın toplantısında Afrikaner lobi grubu AfriForum’un CEO’su Kallie Kriel de “kategorik olarak” başka bir yere taşınmak istemediklerini söyledi.

Solidarity, AfriForum ve diğerleri yeni arazi kamulaştırma yasasına şiddetle karşı çıkıyor ve bu yasanın yıllardır bu arazileri geliştirmek için çalışan beyazların sahip olduğu arazileri hedef alacağını ileri sürüyor.

Ayrıca, yakın zamanda kabul edilen aynı derecede tartışmalı bir dil yasasının okullardaki Afrikaans dilini kaldırmayı ya da sınırlandırmayı amaçladığını söylerken, Güney Afrika’nın iş dünyasında siyahların çıkarlarını destekleyen “pozitif ayrımcılık” politikalarını da “ırkçı yasalar” olarak sık sık eleştiriyorlar.

Afrikanerlerin durumunu gündeme getirdiği için Trump’a teşekkür eden AfriForum’dan Kriel, “Bu hükümet nüfusun belli bir kesiminin hedef alınmasına izin veriyor,” dedi fakat Afrikanerlerin Güney Afrika’ya bağlı olduklarını da söyledi.

Güney Afrika hükümeti, eleştirilen yasaların, sömürgeciliğin ve ardından neredeyse yarım yüzyıl süren apartheid döneminin yanlışlarını düzeltmek gibi zor bir görevi hedeflediğini söylüyor.

Afrikanerler, 300 yıldan daha uzun bir süre önce Güney Afrika’ya ilk gelen başta Hollandalı olmak üzere Fransız ve Alman sömürge yerleşimcilerinin soyundan geliyorlar.

Güney Afrika’da gelişen Hollandacadan türetilmiş bir dil olan Afrikaans (Afrikanca) konuşurlar ve İngiliz ya da diğer kökenlerden gelen diğer beyaz Güney Afrikalılardan farklıdırlar.

Amerikan sağının savaş narası olarak “beyazlara zulüm”

Güney Afrika ve Batıdaki sağcı aktivistler yıllardır Güney Afrika hükümetini yasadışı toprak müsaderesi yapmakla ve beyaz çiftçilerin öldürülmesine göz yummakla suçluyor.

Trump 2018’de dönemin Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’ya “büyük çaplı çiftçi cinayetlerini” araştırması emrini verdiğini söylediğinde bu çağrıları yinelemişti.

Birleşik Krallık’ta da Katie Hopkins gibi sağcı yayıncılık figürleri “beyazlara yapılan zulüm” konulu haberler yapıyorlar. Dönemin başbakanı Theresa May’in Güney Afrika ziyaretini eleştiren Hopkins, “Güney Afrika’da beyazlar katlediliyor ve açıklanamaz bir şekilde Yatıştırıcı May kendini çarmıha germeyi seçiyor” demişti.

Hopkins, “Beyaz çiftçilerin silahlı siyah çeteler tarafından şiddet kullanılarak etnik temizliğe tabi tutulması çileden çıkarıcı ve yürek parçalayıcıdır ve dünyanın umurunda değil. Ya da en azından ana akım medyanın umurunda değil. Sizin umurunuzda mı?” diye sormuştu.

Diplomasi

Xi ve Macron, ticaret anlaşmazlıklarını çözme çabalarını hızlandırma konusunda anlaştı

Yayınlanma

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, perşembe günü Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından, her iki tarafın konyak tarifeleri konusundaki ticaret anlaşmazlığını en kısa sürede çözmek için çabaları hızlandırma konusunda anlaştıklarını söyledi.

Macron, sosyal medyada yaptığı paylaşımda, “Üreticilerimiz için hayati önem taşıyan konyak konusunda mümkün olan en kısa sürede ilerleme kaydetme konusunda anlaştık” dedi.

Fransa’nın Güneydoğu Asya gezisi öncesinde Xi ile görüşen Macron, paylaşımında Çin’in Fransa’daki yatırımlarının memnuniyetle karşılandığını, ancak şirketlerin her iki ülkede de adil rekabetten yararlanması gerektiğini yineledi.

Fransız konyağı, ocak ayından bu yana Çin’in AB brendiye yönelik anti-damping soruşturmasının konusu.

Soruşturma nisan ayında uzatıldı ve Avrupa Birliği ihracatçılarına Çin’in yaptırımlarından kaçınmak için daha fazla zaman tanındı.

Konyakla ilgili ifade, Çin’in telefon görüşmesiyle ilgili yayınlanan açıklamada yer almadı.

Xi’nin açıklamasında, “Uluslararası durum ne kadar karmaşık hale gelirse, Çin ve Fransa’nın doğru stratejik seçimler yapması ve uluslararası düzeni korumada güvenilir bir güç, küresel büyümeyi teşvik etmede açık bir güç ve çok taraflı işbirliğini yönlendirmede ilerici bir güç olmak için birlikte çalışması o kadar önemli hale geliyor” dediği aktarıldı.

Xi, BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri olarak iki ülkeye uluslararası ticaret kurallarını ve küresel ekonomik düzeni ortaklaşa korumaya ve gerçek çok taraflılığı uygulamaya çağırdı.

ABD’nin dünyaya uyguladığı “karşılıklı gümrük vergileri” karşısında Pekin, Washington’un gümrük vergisi “zorbalığına” direnmek için AB gibi ticaret ortaklarıyla ilişkilerini düzeltmek için diplomatik atağa geçti.

Xi, perşembe günkü görüşmede Pekin ve Paris’in yatırım, havacılık ve nükleer enerji gibi sektörlerde işbirliğini derinleştirirken, dijital teknolojiler, yeşil kalkınma, biyofarmasötikler ve gümüş ekonomisi dahil olmak üzere işbirliğini genişletmesi gerektiğini vurguladı.

CCTV’nin aktardığına göre Macron, “hızla değişen uluslararası ortam karşısında” Fransa’nın önemli konularda iletişim ve koordinasyonu artırmaya hazır olduğunu söyledi.

Macron, “Avrupa ve Çin, ortak çıkarlarını korumak için daha yakın iletişim ve diyalog kurmalıdır” dedi.

Xi, “Çin, Avrupa’yı çok kutuplu dünyada bağımsız bir kutup olarak görüyor, AB’nin stratejik özerkliğini güçlendirmesini destekliyor ve küresel zorlukların üstesinden gelmek için Avrupa tarafıyla işbirliği yapmaya hazırdır” dedi.

Macron, sosyal medyada yaptığı açıklamada, her iki tarafın “Rusya’nın Ukrayna’daki savaşıyla ilgili olarak kalıcı ve sağlam bir barışa ulaşmak konusunda aynı hedefi paylaştığını” söyledi.

Macron, “Bu, derhal ve koşulsuz ateşkesle başlar” diye yazdı.

Xi, Fransa’yı en son bir yıl önce ziyaret etmişti.

Telefon görüşmesi, Brüksel’in Avrupa Birliği’ne giren ve çoğu Çin’in hızla büyüyen e-ticaret şirketlerinden gelen çok küçük paketler için işlem ücreti getirilmesi önerisinin ardından gerçekleşti.

Avrupa Komisyonu, yurt dışından doğrudan müşterilere gönderilen 150 avro veya daha düşük değerdeki küçük paketler için 2 avro (2,25 ABD doları) ücret öneriyor. Avrupa Birliği’nin ticaret sorumlusu Maros Sefcovic salı günü AB milletvekillerine yaptığı açıklamada, Avrupa’daki depolara gönderilen paketler için ücretin paket başına sadece 0,50 avro olacağını söyledi.

Geçen hafta, Çin ve ABD, İsviçre’nin Cenevre kentinde yapılan toplantının ardından 90 günlük gümrük vergisi ateşkesi üzerinde anlaştı, ancak ABD’nin Çinli teknoloji devi Huawei Technology’nin yapay zeka çiplerini yasaklamasının ardından iki büyük ekonomi arasındaki gerginlik yeniden tırmanacak gibi görünüyor.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Trump, Güney Afrika lideri Ramaphosa ile Beyaz Saray’da tartıştı

Yayınlanma

Donald Trump, çarşamba günü Beyaz Saray’da düzenlenen toplantıda, Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa ile ülkesinin beyaz çiftçilere kötü muamele ettiği iddiasıyla tartıştı.

ABD Başkanı, Ramaphosa’ya, “Yüzlerce, binlerce insan, öldürülmekten ve topraklarına el konulmasından korktukları için ülkemize girmeye çalışıyor. Topraklara bedelsiz el koyma hakkı veren yasalar var, bedelsiz olarak toprakları elinden alabilirsin,” dedi.

ABD başkanı bir noktada, Oval Ofis’in duvarındaki ekranlara beyaz çiftçilerin zulmünü gösterdiği iddia edilen videolar yansıtarak eşi benzeri görülmemiş bir adım attı ve beyazlara karşı işlendiği iddia edilen suçlarla ilgili kalın bir medya dosyasını televizyon kameralarına gösterdi.

Ramaphosa şaşkın bir ifadeyle yanında otururken, “binlerce” beyaz çiftçinin şiddetle öldürüldüğü iddia edilen mezarlıkların yerlerine de değindi ve “Bu korkunç bir manzara, daha önce böyle bir şey görmedim,” ifadelerini kullandı.

Güney Afrika lideri Ramaphosa, anayasanın toprak mülkiyetinin kutsallığını garanti altını aldığını ve koruduğunu vurgulayarak mezarların yerini öğrenmek istediğini söyledi “Ve bu anayasa tüm Güney Afrikalıları korur,” diye ekledi.

Ramaphosa, beyaz çiftçilere yönelik kötü muamele iddialarını Trump ile görüşmeye hazır olduğunu söyledi, fakat Güney Afrika’daki suç mağdurlarının çoğunun siyahi olduğunu vurguladı.

Olay, şubat ayında Zelenskiy’in dünya basınının önünde Trump ve Başkan Yardımcısı JD Vance tarafından azarlandığı olağanüstü Oval Ofis kavgasını hatırlattı.

Trump’ın öfkesinin hedefi, apartheidın adaletsizliklerini gidermeyi amaçlayan ve Amerikan sağında Güney Afrika’daki beyazların “soykırıma” uğradığına dair bir komplo teorisinin ortaya çıkmasına neden olan Güney Afrika’nın toprak reformu yasası.

Yeni yürürlüğe giren yasa, hükümetin kamu kullanımı için özel mülkiyete ait arazileri (bunların büyük çoğunluğu beyazların mülkiyetindedir) kamulaştırmasına izin izin veriyor.

ABD-Güney Afrika arazi yasası geriliminde yeni perde

Mahkemeler tarafından “adil ve eşit” olarak değerlendirilen durumlarda tazminat ödenmesi gerekmiyor, fakat bugüne kadar bu haktan hiç yararlanılmadı.

Washington, Güney Afrika’nın Gazze’deki eylemleri nedeniyle Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail aleyhine başlattığı soykırım davasına da öfkeli. Trump, ocak ayında göreve gelmesinin ardından ülkeye yardımı kesti, büyükelçisini sınır dışı etti ve Pretoria’nın ev sahipliği yapacağı bu yılki G20 zirvesini boykot etmekle tehdit etti.

Başkan ayrıca, ırk ayrımcılığının kurbanı olduklarını iddia eden bir dizi beyaz “Afrikaner” aileye sığınma hakkı teklif etti.

Pretoria, hükümetin beyaz çiftçilerden topraklarını el koyduğu ve beyaz toprak sahiplerine karşı şiddeti körüklediği iddialarının yanlış olduğunu ve “Güney Afrika’nın derin ve acı dolu tarihini görmezden geldiğini” söylüyor.

Washington’daki toplantı öncesinde Ramaphosa, ABD’ye maden kaynaklarına ve gaz yataklarına tercihli erişim izni vermek ve Güney Afrika pazarlarını Amerikan tarım şirketlerine açmak gibi tavizler vermeye hazırlanıyordu.

Pretoria, Ramaphosa hükümetinin açık sözlü bir eleştirmeni olan ve Oval Ofis’te hazır bulunan Güney Afrika doğumlu Elon Musk’ın ülkede Starlink uydu internet hizmetini işletmesine izin vermek için bir uzlaşma da düşünüyordu.

Aslında çarşamba günkü toplantı samimi bir şekilde başladı. Trump, Ramaphosa’yı “birçok çevrede gerçekten saygı duyulan bir adam” olarak nitelendirirken, Güney Afrika lideri iki ülke arasındaki ilişkilerin “sıfırlanmasını” teklif etti.

Ramaphosa da Trump’a bir hediye getirdiğini söyledi: Güney Afrika’nın golf sahalarını tanıtan “14 kg ağırlığında” bir kitap. Ayrıca, Katar’ın ABD başkanına 400 milyon dolarlık bir jumbo jet hediye etme teklifine atıfta bulunarak, “size verecek uçağım yok” diyerek şakayla karışık bir şekilde özür diledi.

Güney Afrika’nın ünlü golfçüleri Ernie Els ve Retief Goosen’in heyete dahil edilmesi de, golf tutkunu olarak bilinen ABD başkanının gözüne girmek için yapılan bir girişimdi. 

Fakat Trump, beyaz çiftçilere yönelik şiddet iddialarına değindiğinde ortamın havası bir anda değişti. Ramaphosa, görüşme boyunca sakinliğini korudu ve Els ve Demokratik İttifak Partisi lideri olan tarım bakanı John Steenhuisen dahil heyetindeki beyaz üyelere, Trump’ın suçlamalarına yanıt vermelerini istedi.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

WSJ: Rusya-Ukrayna müzakereleri haziran ortasında Vatikan’da yapılabilir

Yayınlanma

The Wall Street Journal (WSJ), Rusya ve Ukrayna arasındaki yeni müzakere turunun haziran ortasında Vatikan’da gerçekleşebileceğini bildirdi. ABD Başkanı Donald Trump’ın, özel temsilcisi Keith Kellogg ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun bu görüşmelere katılacağını Avrupalı liderlere ilettiği belirtildi.

The Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, Rusya ile Ukrayna arasındaki yeni müzakere turunun haziran ayı ortasında Vatikan’da yapılabileceğini bildirdi.

Gazetenin üç farklı kaynağa dayandırdığı haberine göre, ABD Başkanı Donald Trump 18 Mayıs’ta Avrupalı liderlerle yaptığı telefon görüşmesinde, özel temsilcisi Keith Kellogg ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun görüşmelere katılacağını söyledi.

Haberde, Trump’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştüğü 19 Mayıs’ta bir başka telefon konuşmasının daha yapıldığı belirtildi.

Bu görüşmeye Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen katıldı.

WSJ‘ye göre, Trump’ın bazı Avrupalı muhatapları Vatikan’daki toplantının sonucunun koşulsuz ateşkes olması gerektiğini ifade etti.

Trump ise “koşulsuz” teriminden hoşlanmadığını belirterek bu fikre karşı çıktı ve nihayetinde Avrupalı liderlerin bu konuda geri adım attığı kaydedildi.

ABD Başkanı Trump’ın Putin ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından iletişim kurduğu Finlandiya Devlet Başkanı Alexander Stubb, Rusya ve Ukrayna arasında ateşkes konulu “teknik” görüşmelerin önümüzdeki hafta Vatikan’da yapılabileceği ihtimaline değindi.

Papa XIV. Leo da toplantıya ev sahipliği yapmaya hazır olduklarını teyit etti.

Dışişleri Bakanı Rubio ise Vatikan’ın “her iki tarafın da gelmekten rahatlık duyacağı” bir yer olabileceğini ancak barışçıl çözüm sürecinde arabuluculuk yapmasının pek olası olmadığını düşündüğünü belirtti.

WSJ, Trump’ın pazar günü Avrupalı liderlerle yaptığı görüşmede, Moskova’nın ateşkesi reddetmesi durumunda ABD’nin Avrupa’yı destekleyebileceğini ve Rus enerji kaynakları ile bankacılık sektörüne karşı yeni yaptırımlar uygulayabileceğini ima ettiğini yazdı.

Ancak haberde, Trump’ın ertesi gün bu tutumunu değiştirerek Rusya ve Ukrayna arasındaki müzakerelerin devamını beklediğini ifade ettiği aktarıldı.

The New York Times da benzer yönde bilgiler paylaşmıştı. Avrupa Birliği, 20 Mayıs’ta WSJ‘nin “mütevazı” olarak nitelendirdiği 17. kısıtlayıcı önlem paketini onaylarken, daha sert yaptırımlar üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. Birleşik Krallık da yeni kısıtlamalar duyurdu.

ABD ise henüz bu yaptırımlara katılmış değil. Rusya, uygulanan yaptırımları yasa dışı olarak nitelendiriyor. Kremlin, kısıtlamaların müzakereleri herhangi bir şekilde etkileme olasılığını dışladığını açıkladı.

Rus ve Ukrayna heyetleri, üç yıl aradan sonra ilk doğrudan görüşmelerini 16 Mayıs’ta İstanbul’da gerçekleştirmişti.

Aynı gün ABD, Türkiye ve AB ülkelerinin temsilcileriyle de farklı düzeylerde toplantılar yapılmıştı.

Bu görüşmelerin sonunda Moskova ve Kiev, ateşkes koşullarını hazırlayıp sunma ve her iki taraftan biner kişi olmak üzere kapsamlı bir esir takası yapma konusunda anlaşmaya varmıştı.

Batı basını, İstanbul’daki Rusya-Ukrayna görüşmelerini nasıl yorumladı?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English
OSZAR »