Bizi Takip Edin

Asya

Çin, ABD’nin vergi şoklarına karşı daha güçlü bir iç ekonomi yaratmayı hedefliyor

Yayınlanma

Çin, ABD ile ticaret savaşında geçici bir ateşkes ilan edilmesine rağmen, dış gümrük vergileri şoklarına karşı kırılganlığını azaltmaya odaklanarak, daha güçlü bir iç pazar yaratma çabalarını iki katına çıkarıyor.

Devlet haber ajansı Xinhua’ya göre, Başbakan Li Qiang perşembe günü yaptığı açıklamada, Çin’in kalkınma stratejisini “iç dolaşımı” güçlendirmeye dayandırmaya devam edeceğini söyledi. Bu kavram, güçlü ve birleşik bir iç pazar oluşturarak ülkenin ekonomik bağımsızlığını güçlendirmeyi ifade ediyor.

Li, Başbakan Yardımcısı Ding Xuexiang’ın başkanlık ettiği Devlet Konseyi toplantısında, ülkenin “iç istikrar ve uzun vadeli büyüme potansiyelini” kullanarak “artan küresel belirsizlikleri telafi etmesi ve Çin’in kalkınmasını istikrarlı bir yolda tutması” gerektiğini vurguladı.

Pekin ve Washington, dünyanın en büyük iki ekonomisi arasında uzun süredir devam eden ticaret savaşını sona erdirmek için müzakereler sürerken, pazartesi günü birbirlerinin ürünlerine uyguladıkları gümrük vergilerini 90 gün boyunca önemli ölçüde azaltmak üzere geçici bir anlaşma imzaladı.

Ancak analistler, Washington ile yaşanan çatışmanın Çin’in iç talebi artırma ve ekonominin dış ticarete bağımlılığını azaltma çabalarına aciliyet kattığını belirtiyor.

Pinpoint Asset Management’ın başkanı ve baş ekonomisti Zhang Zhiwei, “Hükümet, mevcut küreselleşme karşıtı eğilim göz önüne alındığında, Çin’in artık ihracata baskın bir büyüme motoru olarak güvenemeyeceğini fark etti” dedi.

South China Morning Post’a konuşan Zhang, Çin liderlerinin yıllardır “iç dolaşımın” iyileştirilmesi gerektiğinden bahsettiklerini, ancak şimdi bu gündemi ilerletme konusunda “daha kararlı” göründüklerini söyledi.

“Hükümetin bunu somut eyleme dönüştürmek için daha çok çalışması gerekiyor” dedi.

“Yurtiçi dolaşım” kavramı ilk olarak 2020 yılında Pekin tarafından ortaya atıldı ve liderler aynı zamanda daha geniş kapsamlı bir “ikili dolaşım” stratejisinden bahsetmeye başladı.

Bu fikrin özü, Çin’in uluslararası ticarete ve yatırıma açık kalması, ancak güçlü ve büyük ölçüde kendi kendine yeten bir iç pazarın ekonominin “dayanağı” olmasını sağlayarak ülkenin yabancı gümrük vergileri veya ihracat kontrollerine karşı savunmasız kalmamasıdır.

Perşembe günkü toplantıda Li, birleşik bir iç pazarın oluşturulmasının, teknolojik yeniliklerin endüstriyel uygulamalarının teşvik edilmesinin, daha güçlü ve daha kendi kendine yeten tedarik zincirlerinin oluşturulmasının ve iç tüketimdeki zayıflıkların giderilmesinin önemini vurguladı.

Ayrıca, ticaret savaşından etkilenen Çinli ihracatçılara hedefli destek ile birlikte iç ve dış pazarlar arasında daha güçlü bağlantılar kurulması çağrısında bulundu.

Economist Intelligence Unit’in kıdemli Çin ekonomisti Xu Tianchen, iç talebi canlandırmak için ülkenin sosyal güvenlik sisteminin iyileştirilmesi gibi uzun vadeli yapısal reformların gerekli olduğunu söyledi.

“Elbette yararlı olan mali teşviklere kıyasla, reformlar çok daha önemlidir” dedi. “İnsanlar gelecekleri konusunda kendilerini güvende hissettiklerinde daha fazla harcama yapmaya istekli olurlar” değerlendirmesini yaptı.

Xu, ülkenin ayrıca “devlet dışı işletmelere daha fazla sektör açarak kendini deregüle etmesi ve insan ve sermaye akışını kolaylaştırması” gerektiğini de sözlerine ekledi.

Yine perşembe günü, Çin Sanayi ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı bir basın toplantısında, sektöre girişin önündeki geleneksel engelleri kaldırmak ve yeni teknolojilerin bölgeler ve sektörler arası uygulamalarını teşvik etmek için ulusal bir teknoloji pazarı oluşturma çabalarını hızlandıracağını açıkladı.

Ayrıca, teknoloji hizmetleri sektörünü iyileştirme ve endüstride yapay zeka uygulamalarını teşvik etme çabalarını hızlandıracağını da belirtti.

Salı günü, Çin Halk Bankası ve Bilim ve Teknoloji Bakanlığı da dahil olmak üzere yedi devlet kurumu, teknoloji inovasyonuna yönelik mali desteği yoğunlaştırmak için ortak bir plan yayınladı.

15 maddelik belgede, ulusal bir risk sermayesi rehberlik fonu kurulacağı ve inovasyonu desteklemek için yeniden kredi verme imkanları gibi yapısal para politikası araçlarından yararlanılacağı taahhüt edildi.

Ayrıca, yerel yetkililere, devlet yatırım fonları aracılığıyla sermayeyi erken aşamadaki, küçük ölçekli, uzun vadeli ve zorlu teknoloji projelerine yönlendirmeleri çağrısında bulunuldu.

Asya

Çin Savunma Bakanı Singapur’daki Shangri-La Diyaloğu’na katılmayacak

Yayınlanma

Çin savunma bakanının önümüzdeki hafta Singapur’da düzenlenecek Shangri-La Diyaloğu’na katılmayacağı tahmin ediliyor. Pekin yılladır savunma bakanını Asya savunma toplantısına gönderirdi, o yüzden bu alışılmadık bir durum olacak.

Konuya yakın beş kişinin Financial Times’a aktardığına göre, Çin, Amiral Dong Jun’un düşünce kuruluşu IISS tarafından düzenlenen yıllık savunma forumuna katılmayacağını Singapur’a bildirdi.

IISS Shangri-La Diyaloğu, Asya’nın en önemli savunma toplantısıdır ve özellikle her iki tarafın da on yıldan fazla bir süredir birbirlerinin ülkelerine en üst düzey savunma yetkililerini göndermediği için, ABD ve Çin savunma bakanlarının bir araya geldiği ana forum haline gelmiştir.

Konuya yakın kaynaklar, Dong’un neden katılmayacağının belli olmadığını söyledi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 30 Mayıs’ta etkinlikte bir konuşma yapacak.

Bir kişi, Pekin’in fikrini değiştirebileceğini ancak forumdan sadece iki hafta önce bunun çok olası olmadığını söyledi.

Son yıllarda, Shangri-La Diyaloğu’na katılan Çin heyeti, ABD yetkililerinin Tayvan ve Güney Çin Denizi’nin diğer bölgelerinde Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun (PLA) giderek daha iddialı faaliyetlerini eleştirmesiyle karşı karşıya. ABD forumu, Çin’i baskı altına almak için kullanmaya çalışıyor.

Biden yönetimi sırasında Pentagon’un Hint-Pasifik işlerinden sorumlu en üst düzey yetkilisi olan Ely Ratner, “Shangri-La Diyaloğu, Çin Halk Kurtuluş Ordusu için her zaman rahatsız edici bir olaydır, çünkü orada bulunan neredeyse herkes Çin’in bir şekilde iddialı ve zorlayıcı davranışlarına maruz kalmaktadır” dedi.

Bir ABD’li yetkili, Pentagon’a Dong’un katılmayacağına dair bir bilgi verilmediğini söyledi. ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth’in etkinlikte konuşma yapması bekleniyor. Çin’in ABD büyükelçiliği yorum talebine yanıt vermedi.

Dong’un olası yokluğu, Başkan Xi Jinping’in PLA’yı yöneten altı üyeli Merkez Askeri Komisyonu’ndaki üst düzey subayları yolsuzlukla soruşturma kapsamında tasfiye etmeye devam ettiği bir dönemde geliyor.

Financial Times geçen ay, Xi’nin PLA’nın iki numaralı generali General He Weidong’u, başka bir merkezi komisyon üyesi olan Amiral Miao Hua’yı görevden aldıktan altı ay sonra görevden aldığını bildirmişti.

FT geçen yıl Dong’un da soruşturulduğunu, ancak görevinde kaldığını bildirmişti. Dong’un davasına yakın iki kişi, Dong’un ilk soruşturmadan geçtiğini ancak aklanmış gibi göründüğünü söyledi.

Amerikan Girişim Enstitüsü’nün Asya güvenlik uzmanı Zack Cooper, ABD başkanının ticaret savaşından önce bile Çin’in Singapur’daki forumu, kendini Güneydoğu Asya ülkeleri için daha güvenilir bir ortak olarak gösterme amacıyla değerlendirdiği söyledi.

Cooper, “Hegseth’in katılıp katılmayacağına dair sorular dolaşırken, ABD’nin geri çekilme olasılığı bu yılki toplantının ana gündem maddesi olabilirdi. Ancak şimdi Hegseth katılıyor, Dong ise katılmıyor” dedi. “Çin, kendisini bölgedeki daha güvenilir ve angaje büyük güç olarak gösterme fırsatını kaçırmış görünüyor” diye ekledi.

Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun, daha düşük düzeyli bir savunma yetkilisinin başkanlığında bir heyet göndermesi bekleniyor.

Okumaya Devam Et

Asya

Güvenlik izinleri iptal edilen Türk şirketi Çelebi, Hindistan hükümetine dava açtı

Yayınlanma

Hindistan’ın dokuz havalimanında yer hizmetleri sunan Türk şirketi Çelebi, güvenlik izninin iptal edilmesi nedeniyle hükümeti dava etti. Şirket, kararın “keyfi, mantıksız ve usulüne uygun olmadığını” iddia ediyor.

Çelebi Holding’in mahkemeye sunduğu belgelerde, şirketin güvenlik izninin Kasım 2022’de beş yıl süreyle yenilendiği ve 3 bin 791 çalışanının tek tek güvenlik kontrolünden geçirilerek izin aldığı belirtiliyor. Ancak Hindistan ile Pakistan arasında gerginliğin tırmanması ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İslamabad’a desteğini yinelemesi üzerine Hindistan’da hükümetin tavrı ve halkın duyarlılığı değişti ve Türkiye ile ticari ve turistik ilişkilerin boykot edilmesi çağrısı yapıldı.

Türk şirketinin Hindistan’daki faaliyetlerine karşı Hint medyasında ve sosyal medyada kampanya yürütüldü.

Perşembe günü, Hindistan Sivil Havacılık Güvenliği Bürosu, Çelebi Airport Services India ve Çelebi Delhi Cargo Terminal Management’ın tüm çalışanlarının izinlerini derhal iptal ederek şirketlerin faaliyetlerini durdurdu. Düzenleyici kurum, ulusal güvenlik endişelerini gerekçe gösterdi. Çalışanlar, havaalanı operasyonlarının devamı için diğer yer hizmetleri şirketlerine atandı.

Çelebi, özel bir şirket olduğu ve Türk hükümeti tarafından kontrol edilmeyen, yüzde 65 hissesi küresel mavi çip yatırımcılara ait bir kuruluş olduğu için, Ankara’nın jeopolitik bağlantılarından bağımsız olarak faaliyetlerine devam etmesine izin verilmesi gerektiğini savunuyor. Şirket ayrıca, hükümet kararının ulusal güvenliğe yaptığı “belirsiz” atıfları ve gerekçesinin yetersiz olduğunu eleştirdi.

Okumaya Devam Et

Asya

Çin lideri Xi Jinping, endüstriyel bağımsızlık çağrılarını yoğunlaştırdı

Yayınlanma

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, ülkenin imalat sektöründe daha fazla “kendi kendine yeterlilik” çağrısını yineledi.

Xi’nin salı günü Mao Zedong döneminden kalma bir rulman fabrikasını ziyaretinde yaptığı açıklamalar, ABD ve Çin’in ticaret savaşında 90 günlük ateşkes anlaşması imzalamasından sadece bir hafta sonra geldi.

İki taraf, dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki ticareti kesintiye uğratma tehdidi oluşturan yüzde 145’e varan gümrük vergilerini düşürme konusunda anlaştı.

Ekonomistler, Çinli politika yapıcıların, ülkeyi büyüme için imalat ve ihracata bağımlı hale getiren zayıf iç talebi canlandırmaya yönelmeleri gerektiğini savunuyor. Ayrıca, Pekin’in tüketim yerine üretime verdiği önemin küresel ekonomik dengesizlikleri artırarak ABD ile ticaret savaşına yol açtığını da öne sürüyorlar.

Ancak Xi Jinping salı günü yaptığı açıklamada, Çin’in sanayi üretimine odaklanmasının doğru bir karar olduğunu söyledi.

Devlet haber ajansı Xinhua’ya göre Xi, “Geçmişte yabancı ateş, sabun ve demir ithalatına bağımlıyken, şimdi dünyanın en büyük imalat ülkesi haline geldik” dedi ve ekledi: “İmalat sektörümüzü geliştirmeye devam etmeliyiz, kendi kendine yeterlilik ve kendini geliştirme konusunda ısrarcı olmalı [ve] temel teknolojilerde ustalaşmalıyız.”

Çin’in kendi kendine yeterliliğe verdiği önem, ABD Başkanı Donald Trump ile mevcut gerginliklerden önceye dayanıyor. Xi, 2015 yılında, sübvansiyonlar ve politika desteği yoluyla stratejik sektörlerdeki iç pazar payını genişletmeyi amaçlayan Made in China 2025 adlı bir hükümet programı başlattı.

Bu girişim, Trump’ın ilk döneminden bu yana hızlandı. ABD Başkanı, ticaret savaşının ilk aşamasını başlatmış ve özellikle yarı iletkenlerle ilgili ileri teknolojilere ihracat kısıtlamaları getirmişti.

Ülkede faaliyet gösteren Batılı ticaret odaları da son yıllarda, Çin’in sanayi ve tedarik politikalarının sistematik olarak yerli üreticileri kayırdığı ve yabancı şirketlerin fırsatlarını azalttığı yönündeki şikayetlerini daha yüksek sesle dile getirmeye başladı.

Xi Jinping, Henan eyaletindeki antik kent Luoyang’ı ziyaretinde, yetkililere inovasyonu teşvik etmek için Çin’in sanayisinin akademik araştırmalarla entegrasyonunu desteklemeleri çağrısında bulundu. Xi, “Çin özelliklerine sahip modernleşme gerçekten gerçekleştirilebilsin” sloganını kullandı.

Geçen yılın sonlarından bu yana Pekin, imalattan iç tüketime öncelik verme yönünde kayma sinyalleri veriyor. Politika yapıcılar ayrıca para politikasını gevşetmek, merkezi hükümetin bütçe açığını artırmak ve borsayı canlandırmak için fonlar serbest bırakmak için önlemler açıkladı.

Ancak ekonomistler, hükümetin ekonomide tüketime doğru yapısal bir dönüşüm sağlamak için büyük ölçekli finansmanla desteklenen kapsamlı reformlar açıklamadığını belirttiler.

Çin, küresel GSYİH’nin yaklaşık %18’ini oluşturuyor, ancak küresel tüketimin sadece %13’ünü gerçekleştiriyor.

Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’ne göre, ülke 2023 yılında küresel imalat katma değerinin yaklaşık %29’unu oluşturdu ve bu oran, onu izleyen en büyük dört üretici olan ABD, Japonya, Almanya ve Hindistan’ın toplamından daha fazla.

Made in China 2025 kapsamında Pekin, ülkenin endüstriyel öz yeterliliğini artırmak için elektrikli araçlar, yüksek hızlı trenler, telekomünikasyon, robotik ve diğer alanlar gibi ileri teknolojiler için belirli pazar payı hedefleri belirledi.

Washington merkezli Rhodium Group, programla ilgili yakın tarihli bir raporunda, “Çinli firmalar birçok üründe önemli başarılar elde etti ve son on yılda iç pazar paylarını bazen iki katından fazla artırdı” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English
OSZAR »