Bizi Takip Edin

Asya

Dünden bugüne Azerbaycan’ın cumhurbaşkanlığı seçimleri

Yayınlanma

Azerbaycan’da bugün, ülkede tarihindeki dokuzuncu cumhurbaşkanlığı seçimleri için sandığa gidildi. Seçimlerin önümüzdeki yılın şubat ayında gerçekleştirilmesi planlansa da Bakü’nün Dağlık Karabağ’da kontrolü ele geçirmesi nedeniyle oylama bir yıl erkene alındı.

Ülkede cumhurbaşkanlığı kurumu 18 Mayıs 1990 tarihinde hayata geçirildi. Aynı gün Azerbaycan Yüksek Sovyeti, Komünist Parti Merkez Komitesi Birinci Sekreteri Ayaz Mutalibov’u Azerbaycan Sovyeti Cumhurbaşkanı olarak seçti. Seçim alternatifsiz olarak yapıldı, 316 milletvekili (yüzde 99,1) Mutalibov’un adaylığı lehinde, 3 milletvekili (yüzde 0,9) aleyhinde oy kullandı.

5 Şubat 1991’de Yüksek Sovyet, Azerbaycan Sovyeti’nin adının Azerbaycan Cumhuriyeti olarak değiştirilmesine ilişkin kararı kabul etti.

İlk doğrudan cumhurbaşkanlığı seçimi 8 Eylül 1991 tarihinde yapıldı. En yüksek devlet makamı için iki aday vardı; görevdeki cumhurbaşkanı Ayaz Mutalibov ve İstiklal gazetesinin genel yayın yönetmeni ve Azerbaycan Sosyal Demokrat Partisi liderlerinden biri olan Zerdüşt Alizade.

Oylamadan bir hafta önce Alizade adaylığını geri çekti. Sonuç olarak Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı için sadece Ayaz Mutalibov aday oldu. Mutalibov, seçmenlerin yüzde 98,5’inin desteğini aldı. 1.5’i adaylığına karşı oy kullandı. Seçime katılım oranı yüzde 84.4 oldu.

Ayaz Mutalibov’un cumhurbaşkanlığı döneminde Dağlık Karabağ’da çatışmalar başladı ve bu durum karşısında muhalefet partisi Azerbaycan Halk Cephesi, Cumhurbaşkanı’nın istifasını talep etti.

6 Mart 1992’de muhalefetin baskısı altında Mutalibov istifa etti, ancak aynı yılın mayıs ayında iktidara geri dönme girişiminde bulundu. 14 Mayıs’ta Azerbyacan Yüksek Sovyeti Mutalibov’un yeniden cumhurbaşkanı olmasına karar verdi (250 milletvekilinden 219’u lehte oy kullandı). Buna karşılık muhalefet, Bakü’de geniş çaplı protestolar başlattı ve 15 Mayıs’ta protestocular cumhurbaşkanlığı sarayı ve Yüksek Konsey binalarını ele geçirmeyi başardı. Ayaz Mutalibov ülkeden kaçtı.

7 Haziran 1992 tarihinde, beş adayın katıldığı olağanüstü Cumhurbaşkanı seçimleri düzenlendi. Azerbaycan Halk Cephesi liderlerinden Abulfaz Elçibey (yüzde 59,4) seçildi. Azerbaycan Demokratik Aydınlar Birliği Başkanı Nizami Süleymanov yüzde 33 oy oranı ile ikinci sırada yer aldı. Diğer üç aday yüzde 2’den daha az oy aldı. Seçmenlerin yüzde 76,3’ü seçimlere katıldı. Elçibey’in yemin töreni 17 Haziran 1992 tarihinde yapıldı.

1993 yazında Azerbaycan’da Albay Suret Hüseynov taraftarları tarafından organize edilen bir darbe teşebbüsü yaşandı. Cumhurbaşkanı Abulfaz Elçibey 17-18 Haziran gecesi Nahçıvan’a kaçtı. 24 Haziran 1993’te Azerbaycan Yüksek Konseyi, cumhurbaşkanlığı yetkilerini Yeni Azerbaycan Partisi lideri Haydar Aliyev’e devretti. 28 Ağustos 1993’te, iç siyasi durumun kötüleşmesi ve iç savaş tehdidi nedeniyle, vatandaşların yüzde 97,5’inin Cumhurbaşkanı Elçibey’e güvenmediklerini ifade ettikleri bir referandum yapıldı. Elçibey istifa etti.

Haydar Aliyev 3 Ekim 1993 tarihinde yapılan erken cumhurbaşkanlığı seçimini kazandı. Yüzde 97,6 gibi rekor bir katılımla oyların yüzde 98,8’ini alarak cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu. Aliyev’in rakipleri olan Rus Dili ve Edebiyatı Pedagoji Enstitüsü’nde doçent, Birleşik Azerbaycan Partisi Başkanı Kerrar Abilov ve iş insanı ve Hümmət Partisi lideri Zakir Tagiyev sırasıyla yüzde 1,01 ve yüzde 0,15 oy aldı. Haydar Aliyev, 10 Ekim 1993 tarihinde beş yıllık bir dönem için resmen göreve başladı.

11 Ekim 1998’de Haydar Aliyev oyların yüzde 76,11’ini alarak ikinci dönem için yeniden seçildi. Muhalefetteki Azerbaycan Ulusal Bağımsızlık Partisi lideri Etibar Mammadov (yüzde 11,6) ikinci, Bağımsız Azerbaycan Partisi Başkanı Nizami Süleymanov (yüzde 8,06) ise üçüncü oldu. En üst makam için yarışan diğer üç aday yüzde 1’den daha az oy aldı. Oylamaya seçmenlerin yüzde 79,18’i katılım gösterdi. Haydar Aliyev’in göreve başlaması 18 Ekim 1998 tarihinde gerçekleşti.

2003’te, olağan seçimlerin 15 Ekim tarihinde yapılması planlanmıştı. Oylamadan birkaç gün önce, 2 Ekim’de, görevdeki cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, ‘siyasi varisi’ olarak tanımladığı oğlu İlham Aliyev lehine adaylığını geri çekti.

Sekiz aday 15 Ekim 2003 tarihinde seçimlere katıldı. İlham Aliyev oyların yüzde 76,84’ünü alarak Azerbaycan Cumhurbaşkanı seçildi. En yakın rakibi, muhalefetteki Musavat partisinin lideri İsa Gambar ise yüzde 13,97 oy aldı. Diğer adaylar yüzde 3,62 ile yüzde 0,4 arasında oy aldı. Seçime katılım oranı yüzde 71,2 oldu. Gambar’ın destekçileri 15-16 Ekim tarihlerinde Bakü’de sonuçlara itiraz eden ayaklanmalar düzenlediler, ancak uluslararası gözlemcilerin çoğu seçimin meşru olduğunu ilan etti. İlham Aliyev, 31 Ekim 2003’ten bu yana cumhurbaşkanı olarak görev yapıyor.

Oyunu Karabağ’da kurulan sandıkta kullandı

Ülkenin erken cumhurbaşkanlığı seçimleri bugün düzenleniyor. AzerTAj ajansının haberine göre Aliyev, Karabağ’ın Hankendi kasabasına gelerek 122 numaralı seçim bölgesinin 14 numaralı yerel sandığında oy kullandı.

Aliyev’in sandığa eşi ve diğer aile fertleriyle birlikte geldiği bildirildi. Aliyev, geleneksel olarak Bakü’deki 6 numaralı okulda kurulan sandıkta oy kullanıyordu. Fakat bu kez sembolik olarak Hankendi’yi seçti. Geçen yıl 15 Ekim’de Aliyev, söz konusu yerleşimde Bakü’nün Karabağ üzerindeki kontrolünü tamamen yeniden tesis ettiğini duyurmuştu.

Son seçimler, ülkenin ilk kez Karabağ’da sandık açıyor olması açısından önem teşkil ediyor. Bakü makamları, Aliyev’in görev süresinin dolmasına bir yıldan fazla bir süre kala erken seçime gidilmesini ‘ülkede ve bölgede yeni bir durumun ortaya çıkmasına neden olan’ toprak bütünlüğünün yeniden tesis edilmesiyle açıklıyor.

 

Asya

ABD geri çekilirken Çin, Pasifik Adaları ülkelerine pazarlarını açma sözü verdi

Yayınlanma

Çin, ABD’nin büyük ölçüde yoksul ancak stratejik açıdan çekişmeli bölgeden çekilmesiyle birlikte, Pasifik Adaları ülkelerinden daha fazla ürüne pazarını açacağını, ekonomik yardımı artıracağını ve iklim değişikliğiyle mücadelelerine desteğini artıracağını taahhüt etti.

Xiamen’de 11 Pasifik Adası ülkesinin dışişleri bakanlarını ağırlayan Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, bölgedeki iklim değişikliğiyle mücadele için fon sağlama sözü verdi ve bölgenin Çin’e daha fazla ihracat yapabileceği ikili ticaret anlaşmaları için müzakereleri hızlandırmayı teklif etti.

Donald Trump’ın ocak ayında göreve gelmesinden bu yana ABD, yoksul ülkelere verdiği dış yardımı büyük ölçüde kesti, küresel gümrük vergilerini artırdı ve iklim müzakerelerinden çekildi. Bu hamle, Çin için bir fırsat olarak görüldü.

Üçüncü Çin-Pasifik Adaları Ülkeleri Dışişleri Bakanları Toplantısı’nın ortak bildirisinde, “Çin, yardımının hiçbir siyasi şart içermediğini, başkalarına iradesini dayatmadığını ve boş vaatlerde bulunmadığını vurguladı” denildi.

Çarşamba ve perşembe günü yapılan toplantı, Mayıs 2022’de Pasifik Adaları ülkeleriyle kapsamlı bir güvenlik anlaşması yapma girişiminin başarısız olmasının ardından Wang’ın bu ülkelerle yaptığı ilk görüşme oldu. Önerilen anlaşma, Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya ve ABD gibi bölgede geleneksel olarak daha fazla nüfuza sahip ülkelerin tepkisi ve baskısı sonucu başarıya ulaşamamıştı.

Ancak yetkililer ve analistler, Pekin’in şimdi Trump’ın politikalarının yarattığı etkiden yararlanmaya çalıştığını söyledi.

Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü Pasifik Merkezi analisti Blake Johnson, “Bundan en iyi şekilde yararlanacaklar. Çin artık ABD’den daha güvenilir bir ortak olarak görülüyor” dedi.

Avustralya Dışişleri Bakan Yardımcısı Matt Thistlethwaite, “Trump yönetiminin ekonomi politikaları belli ki bir belirsizlik yarattı” dedi.

Çin, 2022’de son yılların en düşük seviyesine gerileyen bölgeye yönelik resmi kalkınma yardımlarını artırıyor ve bu yardımların önemli bir kısmını, kredilerin yerine hibe yardımıyla değiştiriyor.

Çin dışişleri bakanlığı tarafından yayınlanan toplantıdan çıkan sonuçlar listesinde, bu yıl polis ve kolluk kuvvetleri işbirliği konusunda yeni bir görüşme turu düzenlenmesi hedefi yer aldı ve “Pratik Denizcilik İşbirliğini Güçlendirme Girişimi”nden bahsedildi.

Analistler, bakanlar toplantısının sonuçlarının somut olmaktan çok sembolik olduğunu söylerken, katılımcıların listesi Pekin’in kademeli – 2022’deki 8’den 11’e çıktı – ilerleme kaydettiğini gösterdi.

Bu, Nauru’nun geçen yıl diplomatik ilişkilerini Tayvan’dan Çin’e kaydırması ve Cook Adaları’nın Pekin’le yakınlaşmasının bir yansıması.

Analistlere göre, Pekin Ada ülkelerine yönelik sabırlı ve uzun soluklu bir politika izliyor.

Okumaya Devam Et

Asya

40 yıllık Japon devlet tahvili ihalesi 10 ayın en düşük talebini gördü

Yayınlanma

Dünyanın üçüncü büyük tahvil piyasası hakkında endişelerin artmasıyla, yakından takip edilen 40 yıllık Japon devlet tahvili ihalesi 10 ayın en düşük talebini gördü.

Çarşamba günü hükümetin yaklaşık 3,5 milyar dolarlık 40 yıllık tahvil ihalesine gelen talep, ihaleye katılan tekliflerin ihraç edilen tahvil miktarına oranı olan teklif-talep oranı 2,2 ile Temmuz 2024’ten bu yana en düşük seviyeye geriledi. Bu durum, bazı tüccarların Japon hayat sigortası şirketleri ve diğer yerli katılımcılar arasında “alıcı grevi” olarak adlandırdığı durumu yansıtıyor.

Uzun vadeli tahviller, maliye bakanlığının önde gelen broker ve yatırımcıları araştırdığına dair haberlerin, hükümetin piyasayı sakinleştirmek için süper uzun vadeli tahvil ihracını azaltabileceği yönündeki spekülasyonları tetiklemesinin ardından salı günü yükselmişti. Fiyatlarla ters orantılı hareket eden 40 yıllık JGB’lerin getirileri, üç haftanın en düşük seviyesi olan yüzde 3,29’a geriledi.

Ancak çarşamba sabahı, ihale öncesinde getiriler yüzde 3,32’ye yükseldi ve ihale sonuçlarının açıklanmasının ardından yüzde 3,37’ye çıktı. Financial Times’a konuşan analistler, talebin düşük olmakla birlikte beklentilere uygun olduğunu belirtti.

Société Générale’de faiz stratejisti Stephen Spratt, “Manşetler geçen temmuzdan bu yana en düşük seviye olduğunu yazacak, ancak getirilerdeki genel şokun bağlamında sonuç çok da şaşırtıcı değil — zayıf, ancak Maliye Bakanlığı’nın ne yapacağına dair belirsizlikler göz önüne alındığında beklentilere uygun” dedi.

İki ayda bir düzenlenen 40 yıllık JGB’lerin çarşamba günkü ihalesinin sonucu, 20 yıllık tahvillerin ihalesinde talebin son derece zayıf olması nedeniyle getirilerin yüzde 2,6 ile son on yılların en yüksek seviyesine çıkmasından bu yana, geçen haftadan beri olağanüstü yoğun spekülasyonlara sahne olmuştu.

30 yıllık tahvillerin getirileri yüzde 3,185’e, 40 yıllık tahvillerin getirileri ise yüzde 3,675’e ulaştı.

Bu satış dalgası, Başbakan Shigeru Ishiba’nın Japonya’nın durumunu Yunanistan’ınkine benzetmesi ile birlikte, uzun süredir devam eden uzun vadeli mali istikrar tartışmalarına yeni bir boyut kazandırdı. Japonya’nın borç-GSYİH oranı, Covid-19 pandemisinin başlangıcından bu yana yüzde 200’ün üzerinde seyrediyor.

Barclays analistleri, geçen haftaki 20 yıllık JGB ihalesinin, yurt içi özel sektör talebinin yetersizliği nedeniyle süper uzun vadeli JGB piyasasında yapısal olarak kırılgan bir arz-talep dengesini teyit ettiğini söyledi.

Çarşamba günkü 40 yıllık ihale öncesinde, Maliye Bakanı Katsunobu Kato gazetecilere, tahvil piyasasını yakından izlediğini söylerken, Japonya Merkez Bankası Başkanı Kazuo Ueda, merkez bankasının, eğrinin kısa vadeli kısmında herhangi bir domino etkisi olup olmadığını görmek için süper uzun vadeli getirilerdeki oynaklığı takip ettiğini belirtti.

Geçen hafta süper uzun vadeli JGB’lerdeki artış, yatırımcıların halihazırda önemli borç yükü olan ülkelerdeki yüksek hükümet harcamalarının risklerine odaklanmasıyla, gelişmiş ekonomilerin uzun vadeli tahvillerinde görülen geniş çaplı satışların bir parçası olarak gerçekleşti.

Ancak Japonya’nın tahvil piyasası, ülkenin ultra gevşek para politikası deneyiminden yavaş yavaş çıkarken bir dizi özel endişeye yol açtı. Geçen haziran ayında BoJ, 2024 Ağustos ile 2026 Mart arasında JGB alımlarını çeyrek başına 400 milyar yen (2,75 milyar dolar) azaltmaya başlayacağını ve özel sektör talebinin gücüne odaklanacağını açıklamıştı.

Okumaya Devam Et

Asya

ABD’li yetkililer: Çin, Tayvan’a ani saldırı yeteneğini geliştirdi

Yayınlanma

Tayvan’dan ve ABD’den yetkililer ve uzmanlara göre, Çin, yeni topçu sistemleri ve daha uyanık amfibi ve hava saldırı birimleri ile Tayvan’a ani saldırı düzenleme kabiliyetini artırdı.

Financial Times’ın haberine göre, üst düzey bir Tayvanlı askeri yetkili, Çin hava kuvvetleri ve füze birimlerinin “barış zamanından savaş operasyonlarına her an geçebilecek” bir düzeye geldiğini söyledi.

Diğer Tayvanlı savunma yetkilileri, Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun (PLA) operasyonlarının artık “Tayvan işgali için kalkış limanları yakınında amfibi kuvvetlerin sürekli eğitimi, Tayvan’a hava indirme yapabilecek ordu hava birimlerinin sürekli hazırda beklemesi ve adanın herhangi bir yerini vurabilecek yeni bir roket sistemini içerdiğini” söyledi. Çin Tayvan’a ani saldırı düzenleme yeteneğini geliştirdi dedi.

ABD Hint-Pasifik Komutanlığı başkanı Amiral Samuel Paparo şubat ayında, PLA tatbikatlarının “saldırı hazırlıklarını gizleyebilecek noktaya yakın” olduklarını söylemişti.

Tayvan Savunma Bakanlığı’na göre, PLA savaş uçakları, beş yıl önce ayda 10’dan az olan sayının aksine, ayda 245’ten fazla kez Tayvan’ın hava savunma tanımlama bölgesine giriyor. Ayrıca, Tayvan Boğazı’ndaki orta çizgiyi ayda 120 kez geçerek, gayri resmi sınırı da ortadan kaldırıyor.

Güçlü hava gücünü vurgulayan Çin, geçen ekim ayında bir günde Tayvan yakınlarında 153 savaş uçağı sorti gerçekleştirdi.

Bir Tayvanlı savunma yetkilisi, hava gücünün artırılmasının, PLA hava kuvvetlerinin yeni savaş uçakları (J-10, J-11, J-16 ve J-20) ile “savaş menzilini genişletmesi” ve Y-20 ikmal uçağı sayesinde kıyı üslerinde yakıt ikmali yapmadan iç üslerden Tayvan’a ulaşabilmesi sayesinde gerçekleştiğini söyledi.

Çin Halk Kurtuluş Ordusu Donanması da hızlı bir gelişme kaydetti. 2022’den bu yana, Çin gemilerinin Pasifik Okyanusu’na açılan tek güzergâh olan Miyako Boğazı ve Bashi Kanalı’nda, çoğunlukla Type 052D destroyerlerinden oluşan savaş gemileri dönüşümlü olarak görev yapıyor.

Tayvan Kara Komutanlığı eski baş eğitmen Yang Tai-yuan, Çin savaş gemilerinin, savaş başladığında Çin’e yakın bir yerde mahsur kalmamak için “çok erken saatlerde Pasifik’e açılmak zorunda kalacaklarını” söyledi. Bu senaryoya hazırlık olarak geçen yıl Batı Pasifik’te PLA Donanması gemilerinin yoğunluğu gözlemlendi.

ABD savunma yetkilisi, PLA Donanması ve Çin Sahil Güvenlik Teşkilatı’nın Tayvan çevresinde yaklaşık bir düzine gemiyle sürekli varlık gösterdiğini söyledi. Bu, yakındaki limanlarla birleştiğinde, PLA Donanması ve bağlı gemilerin “birkaç saat içinde abluka pozisyonuna geçebileceği” anlamına geliyor.

Taipei, PLA’nın destroyerlerde veya Tip 075 amfibi saldırı gemilerinde kullandığı helikopterlerin türlerini yakından izliyor, çünkü bu helikopterler Tayvan’a özel kuvvetleri hava indirme operasyonu gerçekleştirebilir. Yetkili, “Bu deniz kuvvetlerinin ileri konuşlandırılmasıyla, Tayvan’a olan mesafeyi ve süreyi kısalttılar” diye ekledi.

Ancak askeri yetkililer ve uzmanlar, PLA’nın diğer alanlarda da önemli ilerlemeler kaydettiğini söyledi.

ABD istihbaratı, Başkan Xi Jinping’in 2019’da PLA’ya 2027’ye kadar Tayvan’la birleşne kabiliyetini geliştirmesini söylediğini belirtiyor. Sedona Forumu’nda konuşan Paparo, roket kuvvetleri ve uzaya yerleştirdiği uydu takımyıldızını örnek göstererek, bu hedeflerin bir kısmının şimdiden gerçekleştirilmiş gibi göründüğünü söyledi.

Xi, 2015 yılında PLA’nın komuta yapısını ve birimlerini yeniden yapılandırmaya başladı. Uzmanlar, PLA’nın 2022’de ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin ziyaretinden bu yana Tayvan çevresinde gerçekleştirdiği büyük çaplı tatbikatların, bu reformun ana hedefi olan tüm hizmetler arasında ortak operasyonları ustaca yürütme becerisini gösterdiğini söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English
OSZAR »