Bizi Takip Edin

Avrupa

Gagavuzya lideri Gutsul hakkında 20 gün tutuklama kararı

Yayınlanma

Moldova yargısı, Gagavuzya Özerk Bölgesi Başkanı Evgeniya Gutsul’u 20 gün süreyle tutukladı. Gutsul, tutuklanmasının siyasi amaçlı olduğunu savunarak Moldova Cumhurbaşkanı Maya Sandu’yu suçladı ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan yardım talep etti. Gutsul, 25 Mart’ta Kişinev Havalimanı’nda İstanbul’a gitmek üzereyken gözaltına alınmıştı.

Kişinev’deki mahkeme, Gagavuzya Özerk Bölgesi Başkanı Evgeniya Gutsul’u 20 gün süreyle tutukladı.

Savcılık, Gutsul için 30 gün tutukluluk talep etmişti, ancak mahkeme bu talebi kısmen kabul ederek siyasetçinin 20 gün tutuklu kalmasına karar verdi.

Mahkeme çıkışında konvoy eşliğinde ayrılırken Gutsul, “Gagavuzya bugün başsız bırakıldı,” dedi.

Savcı Adrian Scutaru, Gutsul’a yöneltilen suçlamaları “2023 yılında Gagavuzya’daki başkanlık seçimi kampanyasının yasa dışı finansmanı, evrakta sahtecilik, beyannamelerde sahtecilik, kampanya finansmanı raporlarında sahtecilik” olarak sıraladı.

Gutsul’un avukatları, tutukluluk kararına itiraz etmeyi planlıyor.

Evgeniya Gutsul, gözaltına alınmasının absürt olduğunu ve suçlamaların siyasi amaçlı olduğunu savundu ve kendisine yönelik bu baskının Moldova Cumhurbaşkanı Maya Sandu tarafından başlatıldığına işaret etti.

Gutsul, 25 Mart’ta Kişinev Havalimanı’nda İstanbul’a gitmek üzereyken gözaltına alındı.

Yetkililer, seçim fonlarının yönetimi düzeninin ihlali ve belgelerde sahtecilik suçlamalarıyla ilgili bir soruşturma kapsamında 72 saatliğine gözaltına alındığını açıkladı.

Gözaltına alınmasının hemen ardından Gutsul, avukatları aracılığıyla Gagavuzya halkına bir mesaj iletti.

Mesajında, “başkanlık görevinden ayrılması ve derhal ülkeyi terk etmesi karşılığında hakkındaki davanın düşürülmesinin teklif edildiğini” belirtti.

Gutsul’un avukatı Sergey Moraru, 2023 yılında da ceza davasının kapatılması karşılığında istifa etmesinin teklif edildiğini de sözlerine ekledi.

Gutsul, sadece özerk bölge halkına değil, aynı zamanda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da başvurdu.

Putin’den, “Moldova makamlarına baskı yapmak için tüm diplomatik, siyasi ve hukuki mekanizmaları kullanmasını” ve “bağımsız Moldova Cumhuriyeti içindeki Gagavuz Özerk Bölgesi’nin özel statüsüne kesin ve net bir destek vermesini” istedi.

Erdoğan’a hitaben ise Gutsul, Ankara’nın 30 yıl önce Gagavuzya’nın Moldova içinde özel statü kazanmasına yardımcı olduğunu hatırlattı ve özerk bölge halkının Türkiye Cumhurbaşkanı’nın müdahalesini beklediğini söyledi.

Gagavuzya, Moldova’nın güneyinde yaklaşık 135 bin kişinin yaşadığı özerk bir bölge.

Yerli halkın neredeyse tamamı Rusya’yı destekliyor ve ülkenin Avrupa Birliği’ne katılmasına karşı çıkıyor.

Geçen seneki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda, Gagavuzya’da özerk bölge doğumlu Aleksandr Stoianoglo birinci olurken, görevdeki Moldova Cumhurbaşkanı Maya Sandu (sonunda ikinci dönem için yeniden seçildi) ancak beşinci sırada yer aldı.

Evgeniya Gutsul, Temmuz 2023’ten beri Gagavuzya’yı yönetiyor.

Özerk bölge başkanlığı seçimlerine, iş insanı İlan Şor tarafından kurulan Şor Partisi’nden katıldı.

Haziran 2023’te, seçimlerden bir ay sonra, Moldova Anayasa Mahkemesi Şor Partisi’nin faaliyetlerini yasa dışı ilan etti.

Gözaltına alınan Gagavuzya lideri Gutsul, Putin ve Erdoğan’dan yardım istedi

Avrupa

Merz: Ukrayna’da uzun bir savaşa hazırlıklı olunmalı

Yayınlanma

Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, dün Finlandiya’da yaptığı açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Putin ile yapılan müzakerelerin başarısız olduğunu ve Ukrayna’daki savaşın Moskova’nın müzakereye yanaşmaması nedeniyle uzun süreceğini belirtti.

Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yürütülen müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlandığını ve Ukrayna’daki savaşın Moskova’nın masaya oturma konusundaki isteksizliği nedeniyle uzun sürmesini beklediğini açıkladı.

Finlandiya Başbakanı Petteri Orpo ile dün Turku’da düzenlediği ortak basın toplantısında konuşan Merz, Avrupa Birliği, İngiltere ve ABD’nin son üç haftadır Moskova üzerindeki baskıyı artırma çabalarının da hedefine ulaşmadığını belirtti.

‘Uzun bir çatışma dönemine hazırlanmalıyız’

Dpa‘nın haberine göre Merz, “Çatışmanın hızla sona ereceğine dair başından beri hiçbir yanılsamam olmadı,” diyerek Rusya’nın şu anda ateşkese sıcak bakmadığını vurguladı.

“Moskova’nın müzakerelere girmeme inadı nedeniyle savaşın yakın zamanda bitmesi beklenmediğini” iddia eden Almanya Şansölyesi, “Savaşlar genellikle taraflardan birinin veya her ikisinin ekonomik ya da askeri tükenişiyle sona erer ve bu savaşta açıkçası bu noktaya ulaşmaktan hâlâ uzağız. Muhtemelen daha uzun bir [çatışma] dönemine hazırlanmamız gerekecek,” ifadelerini kullandı.

‘Almanya’dan Ukrayna’ya destek sürecek’

Bu durumda Ukrayna’nın kendini savunmaya devam etmesi gerektiğini belirten Merz, Almanya’nın Kiev’e destek vermeyi sürdüreceğini kaydetti.

“Rusya yanlış hesap yaptı,” diyen Merz, son yıllarda Avrupa’nın birliğinin güçlendiğini ve İsveç ile Finlandiya’nın katılımıyla NATO ittifakının daha da kuvvetlendiğini vurguladı.

Merz, “Rusya ile 1990’dan sonra birlikte kurduğumuz siyasi düzen sorgulanıyor. Tehdit ediliyoruz ve buna karşı kendimizi savunuyoruz,” şeklinde konuşarak Moskova’nın savaşı sadece toprak kazanımı için yürütmediğini öne sürdü.

Şansölye ayrıca, Kiev’in Batılı müttefiklerinden aldığı silahları kullanmasına yönelik kısıtlamaların kaldırılması hakkındaki sözlerine de açıklık getirdi.

Merz, bunun yeni bir anlaşma anlamına gelmediğini, bu kararın birkaç ay önce alındığını ifade etti.

Okumaya Devam Et

Avrupa

‘Milli-muhafazakâr’ CPAC Budapeşte’de toplanıyor

Yayınlanma

Küresel “milli-muhafazakâr” hareketin taşıyıcısı konumundaki Muhafazakâr Siyasi Eylem Konferansı (CPAC) yarın Budapeşte’de bir araya geliyor.

CPAC Macaristan etkinliği, Avrupa sağının “aktivizm ve proaktiviteye geçişini” işaret etmeyi amaçlıyor. Bu açıklama, CPAC Macaristan’ın organizatörü “Temel Haklar Merkezi”nin direktörü tarafından yapıldı.

2022 yılında ABD’deki CPAC’nin bir uzantısı olarak kurulan etkinliğin konuşmacıları arasında, şu anda Avrupa Parlamentosu’nun üçüncü büyük grubunu oluşturan ve Fransız Ulusal Birlik (RN), Avusturyalı Özgürlük Partisi (FPÖ), İtalyan Lega ve Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ın partisi Fidesz’in de dahil olduğu sağ ittifak Avrupa için Vatanseverler (PfE) liderleri yer alıyor.

Etkinliğe ayrıca  Kuzey ve Güney Amerika, Avustralya ve İsrail’den sağcı politikacıların da katılması bekleniyor. Amaçlar arasında küresel bir ağ oluşturmak olduğu gibi, bu yılki CPAC, Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşü ile birlikte daha iddialı bir konuma geldi ve hedefinin Beyaz Saray’dan sonra “Brüksel’i de fethetmek” olduğunu açıkladı.

CPAC: Marjinal bir Cumhuriyetçi örgütten küresel bir şebekeye

CPAC, 1974 yılından bu yana ABD’de Cumhuriyetç bir grup tarafından düzenleniyor.

Başlangıçta sınırlı sayıda katılımcının yer aldığı bir şebeke oluşturma toplantısı olarak tasarlanan konferans, 2000’li yıllardan itibaren binlerce konuğun katıldığı büyük bir etkinliğe dönüştü.

On yılı aşkın bir süredir Trumpçı Cumhuriyetçilerle aynı çizgide olan konferans, aktivistlerine ve destekçilerine bir araya gelme, fikir alışverişinde bulunma ve ilişkilerini geliştirme fırsatı sunuyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın ilk görev döneminin başladığı 2017 yılından bu yana, etkinliğin organizatörleri yapılarını dünya çapında genişletmek için çalışıyor.

2017’de  Japonya’da, 2019’da  Güney Kore, Avustralya ve Brezilya’da, 2022’de Meksika ve İsrail’de, 2024’te ise Arjantin’de CPAC kuruldu.

2019 yılında, orijinal CPAC’ın organizatörleri, Avrupa’da bir etki oluşturmak amacıyla Budapeşte’yi araştırmaya başladılar ve ilk CPAC Macaristan nihayet 2022’de gerçekleşti.

Budapeşte’deki Temel Haklar Merkezi (Alapogokért Központ) tarafından düzenlenen etkinlik her yıl gerçekleştiriliyor. 2013 yılında kurulan Temel Haklar Merkezi, “ulusal kimlik, egemenlik ve Hıristiyan gelenekleri” temelinde faaliyet gösteriyor ve Başbakan Viktor Orbán’a yakın bir kuruluş.

CPAC zirvesinde “milli muhafazakâr enternasyonal” bir aradaydı

Beyaz Saray’dan sonra Brüksel’in fethi

CPAC Macaristan, öncelikle dünyanın dört bir yanından sağcı aktivistleri, yayıncıları ve politikacıları bir araya getirmeye odaklanırken, işler biraz değişmeye başlamış gibi görünüyor.

2022 ve 2023’teki etkinlikler öncelikle kendi yapılarını güçlendirmeyi ve birbirine bağlamayı amaçlarken (2023’ün sloganı “Birlikte güçlüyüz” idi), CPAC 2024 temkinli bir şekilde saldırıya geçme işaretleri veriyor.

CPAC Macaristan’ın organizatörü Temel Haklar Merkezi’nin direktörü Miklós Szánthó, “Woke avcıları – bataklığı kurutalım” sloganı altında örgütün “biraz daha mücadeleci” hale geldiğini ve odak noktasının “aktivizm ve proaktifliğe geçiş”e kaydığını açıklıyor.

Szánthó, “Öncülük etmeliyiz… . Liberallerin planlarını bozmalıyız,” diyor. Bu yılki CPAC ve sloganı (“Vatanseverlerin Çağı”) ile ilgili olarak ise Szánthó, “vatanseverlerin çağını getirmeleri gerektiğini ve bunu ancak birlikte yapabileceklerini” savunuyor.

Atlantik’in öte tarafında kendilerinin de inandığı bir sosyal konseptin Beyaz Saray’a kadar ulaştığına işaret eden Macar organizatör, Avrupa’da da artık “küçük ya da hatta parçalanmış partilerle” sınırlı olmayan “çok belirgin bir sağcı hareket” olduğuna işaret ediyor.

Bu partilerin İtalya’da zaten iktidarda olduğunu hatırlatan Szánthó, bunun yanı sıra İspanya, Fransa ve Almanya’da da güçlü bir sağ akım görüldüğünü vurguluyor ve hedeflerinin “Brüksel’in fethi” olduğunun altını çiziyor.

Statüko çökerken sağın zaferini garanti altına almak

Szánthó, Avrupa ve diğer Batı ülkelerinde sağın yükselişine atıfta bulunarak, bu yılki CPAC Macaristan’ın “yeni bir durumda” gerçekleştiğini açıklıyor.

“Statüko çöküyor,” diyen Macar yetkili, bu durumun açıkça “Trump tsunamisinden” kaynaklandığını savunuyor.

“Amerikalı dostlarımız şu anda statükoyu değiştirmenin ön saflarında yer alıyor,” diyen Szánthó, bununla birlikte Amerikalıların da Avrupa sağının kendileriyle ittifak halinde güçlenmesinin kendi çıkarlarına olduğunu “anlamalarının önemine işaret ediyor.

Szánthó’ya göre Avrupa sağının zaferi, aynı zamanda Amerikan sağının başarısını da garanti ediyor.

“Milli muhfazakârlar” konferansı: Elektrikli testere ve “Roma selamı”nın ötesinde

Avrupa’nın yeni sağı buluşuyor

AB içindeki sağcı güçler arasında CPAC Macaristan, özellikle Avrupa için Vatanseverler (PfE) partisine yakın. PfE, 84 üyeyle Avrupa Parlamentosu’nun üçüncü büyük fraksiyonu.

PfE üyesi çeşitli partilerin politikacıları CPAC Macaristan’da konuşmacı olarak duyuruldu. Bunlar arasında Fransız RN’ye üye olan eski Frontex başkanı Fabrice Leggeri, Avusturyalı sağcı FPÖ’nün başkanı Herbert Kickl, İspanya’nın Vox partisinden Santiago Abascal ve Yunanistan’ın Foní Logikís partisinden Afrodíti Latinopoúlou yer alıyor.

Eski Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki (PiS) ve eski Çekya Başbakanı Andrej Babiš (ANO) da konferansa katılacak. Ayrıca, Polonya’nın Konfederacja (Konfederasyon) partisinden Sejm Başkan Yardımcısı Krzysztof Bosak da konferansta yer alacak.

Macaristan, Dışişleri Bakanı Péter Szijjártó da dahil olmak üzere birçok hükümet üyesi ile temsil edilecek. Cumhuriyetçi birçok siyasetçi de ABD’den konferansa katılacak. ABD’liler arasında Ben Shapiro gibi ünlü yayıncılar da bulunuyor.

İsrail’i temsilen Likud partisi Budapeşte’de olacak

İsrailli politikacıların da CPAC Macaristan’da konuşma yapacağı duyuruldu. Şubat ayında yapılan PfE zirvesinde, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun partisi Likud, PfE’de resmi gözlemci statüsü almıştı.

CPAC’a göre, İsrail Diaspora Bakanı Amichai Chikli Budapeşte’ye gidecek. Chikli, Temmuz 2024’te Fransa parlamento seçimleri öncesinde Marine Le Pen ve partisi RN lehine konuşarak Avrupa’da protestolara neden olmuştu.

Aralık ayı başında, Romanya’daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunun ardından, kazanması halinde ülkesinin büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyacağını açıklayan sağcı aday Călin Georgescu’ya sempati duyduğunu ifade ederek de büyük öfkeye neden olmuştu.

Georgescu, Romanya faşistlerinin tarihi lideri Corneliu Zelea Codreanu’yu bir “kahraman” olarak övmüştü; Codreanu’nun Lejyoner Hareketi, Romanyalı Yahudilerin katledilmesi de dahil olmak üzere çok sayıda cinayete karışmıştı.

Diğer konuşmacılar arasında başbakanın oğlu Jair Netanyahu ve Likud milletvekili Ariel Kallner de yer alıyor.

7 Ekim Aksa Tufanı Operasyonu’nun ardından Kallner, “48 Nakba’sını gölgede bırakacak” bir “Gazze Nakba’sı” çağrısında bulunmuştu. 

Latin Amerika’nın diktatörlük sempatizanları da Avrupa’ya geliyor

Etkinliğe başka namlı sağcılar da katılıyor. Şilili “aşırı sağcı” Partido Republicano de Chile’den José António Kast’ın da katılımı açıklandı.

Kast, Brezilyalı Jair Bolsonaro ve Arjantinli Javier Milei’nin Şili’deki siyasi muadili olarak kabul ediliyor. Şilili sağcı, geçmişte eski diktatör Augusto Pinochet’e sempati duyduğunu ifade etmiş ve 2021’de Şili’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda oyların yüzde 44’ünden fazlasını almıştı.

Kast, bu yılın sonunda yapılacak bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeniden aday olacak.

Budapeşte’ye katılmayı planlayanlar arasında Paraguay Temsilciler Meclisi Başkanı ve muhafazakâr Partido Colorado üyesi Raúl Latorre ile Milei’ye yakın sağcı Arjantinli gazeteci Agustín Laje de bulunuyor.

Okumaya Devam Et

Avrupa

ABD, Kuzey Avrupa’da Rusya’ya karşı askeri varlığını artırıyor

Yayınlanma

ABD, Rusya’ya karşı Kuzey Avrupa’daki askeri varlığını önemli ölçüde güçlendiriyor. NATO’nun kuzeydoğu kanadını daha “ölümcül” kılmayı amaçlayan Washington, Finlandiya ve İsveç’in katılımıyla stratejik önemi artan bölgede müttefik entegrasyonunu derinleştirmeyi hedefliyor.

ABD, Rusya’nın Finlandiya ve Baltık ülkeleri sınırlarına yakın bölgelerde askeri üsler inşa etmesine karşılık Kuzey Avrupa’daki askeri varlığını artırıyor.

The Wall Street Journal‘ın (WSJ) haberine göre Washington, ittifakın kuzeydoğu kanadını tahkim ederek NATO’yu daha “ölümcül” hale getirmeyi hedefliyor.

Bu çabaların merkezinde, Donald Trump yönetiminin ABD’nin NATO’ya bağlılığı konusunda Avrupa’da şüpheler uyandıran açıklamalarına rağmen Amerikan ordusu bulunuyor.

Stratejik odak: Kuzey Kutbu ve Baltıklar

WSJ‘ye göre ABD’nin askeri planlamasının odağında, deniz ticaret yollarına, topraklara ve enerji kaynaklarına erişimleri yeni jeopolitik çatışmalar çağında Batı için hayati önem taşıyacak olan Kuzey Kutbu ve Baltık ülkeleri bulunuyor.

ABD’nin askeri varlığını artırma ve tatbikatlar yoluyla görevleri yerine getirme hedefi ikili: Moskova’yı “caydırmak” ve NATO’nun yeni üyeleri Finlandiya ile İsveç dahil olmak üzere Avrupa’nın bu stratejik köşesindeki müttefikleri daha sıkı bir şekilde entegre etmek.

Bölge ülkeleri, Avrupa’nın yeniden silahlanma ve savunma harcamalarını artırma çabalarını teşvik ediyor.

Amerikalı generalden mesaj: ‘Emirler değişmedi”

ABD Avrupa ve Afrika Ordusu Harekat Komutanı Yardımcısı Tuğgeneral Andrew Saslav, WSJ‘ye yaptığı açıklamada, “ABD ordusunun komutanı olarak aldığım emirler değişmedi,” dedi.

Saslav, ABD’nin NATO’ya gelecekteki katılımı sorusunun “aklından çıkmadığını” ancak “siyasi rüzgarlar ve emir olmayan mesajlarla dikkatini dağıtmak için bu işi çok uzun zamandır yaptığını” da sözlerine ekledi.

Rusya’dan karşı hamle: Leningrad Askeri Bölgesi güçlendiriliyor

Rusya, 2024’te yeniden kurulan Leningrad Askeri Bölgesi’ni NATO’ya karşı bir üs haline getirmeyi planlıyor.

Finlandiya ve Baltık ülkeleri sınırlarına yakın bölgelerde askeri üsler, silah ve teçhizat depoları ile on binlerce askeri yönetecek bir ordu karargahı inşa ediliyor.

Küçük tugaylar yaklaşık üç kat büyütülerek 10 bin kişilik tümenlere dönüştürülecek.

Finlandiya ve Norveç sınırları boyunca, ayrıca St. Petersburg’un güneyinden Estonya sınırına kadar yeni demiryolu hatları döşeniyor ve mevcut hatlar genişletiliyor.

‘Rusya, Baltıklar için yakında hazır olabilir’

Öte yandan Carnegie Rusya ve Avrasya Çalışmaları Merkezi Berlin’den Michael Kofman, “Rus ordusunun Baltık ülkelerine karşı ne kadar sürede sınırlı bir operasyon düzenleyebileceğini sorarsanız, cevap ‘çok yakında’ olabilir,” değerlendirmesinde bulundu.

Yakın zamanda gerçekleştirilen üç haftalık tatbikatlar sırasında Amerikan ve İngiliz birlikleri, Kuzey Avrupa ve Baltık ülkelerinden birimlerle birlikte bölgedeki olası askeri harekat senaryoları üzerinde çalıştı.

Bu senaryolar arasında gerçek mühimmatlı atış talimleri, insansız hava araçlarıyla kan ikmali ve Norveç’te Kuzey Kutup Dairesi’nin ötesine hava indirme operasyonları da yer aldı.

Norveç Savunma Araştırmaları Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı olan ve ülke silahlı kuvvetlerine danışmanlık yapan Christian Atland, “Finlandiya ve İsveç’in NATO üyesi olmasıyla birlikte artık Kuzey Kutup Dairesi’nin kuzeyinde kesintisiz bir NATO toprağına sahibiz. İttifakın kuzey ülkeleriyle genişlemesi, bu bölgede bir askeri kriz veya çatışma durumunda Baltık ülkelerine takviye kuvvetlerin gönderilmesini de kolaylaştırdı,” yorumunu yaptı.

Baltık’ın kalbi Gotland neden kritik?

Kuzey Avrupa’nın stratejik açıdan en önemli yerlerinden biri, Baltık Denizi’nin ortasında yer alan ve hava ile deniz operasyonlarında hakimiyet kurmak için keşif teçhizatı ve uzun menzilli silahların konuşlandırılabileceği İsveç’e ait Gotland Adası.

İsveç’in eski Savunma Bakanı Mikael Byden, geçen yıl Moskova’nın Gotland’ı “iki gözüyle de” izlediği iddiasında bulunmuştu.

Alaska’daki Ted Stevens Arktik Güvenlik Çalışmaları Merkezi’nin İsveç şubesi başkanı Stefan Lundqvist, adanın kilit askeri-stratejik konumu nedeniyle bir çatışmanın ilk aşamasında muharebe sahası haline gelmesinin muhtemel olduğunu belirtti.

Lundqvist, “Rusya’nın Baltık Denizi’ndeki stratejik konumu çok zayıf olduğu için, herhangi bir çatışmada derhal Baltık ülkeleri, Finlandiya ve Polonya’daki kilit liman bölgelerini ele geçirmeye çalışacaktır,” diye ekledi.

Yakın zamanda yapılan tatbikatlar sırasında Amerikan deniz piyadeleri, Norveç’te HIMARS füze sistemiyle atış yaptıktan birkaç saat sonra bu sistemle Gotland Adası’na çıkarma yaptı. Adada atışlarını tamamlayan birlikler, hızla Finlandiya’ya kaydırıldı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English
OSZAR »