Görüş

Gazze’de tatil hayali mi, kriz tarifi mi?

Yayınlanma

Aksa Tufanı’nın ardından Orta Doğu’da yalnızca İsrail için değil, bölgedeki tüm aktörler için yeni bir dönemin kapısı aralandı. Savaşın getirdiği yıkım ve insani kriz, bölgenin geleceğine dair radikal fikirlerin ortaya atılmasına yol açtı. Bu fikirlerden biri de ABD Başkanı Donald Trump’a ait: Gazze’yi bir tatil beldesine çevirmek.

Trump’ın önerisi, Gazze’deki 2,2 milyon Filistinlinin başka ülkelere yerleştirilmesini ve bölgenin bir turizm merkezi haline getirilmesini öngörüyor.

Topraklarını terk etmek istemeyen Filistinliler’in Gazze’den zorla göç ettirilmeye çalışılması insan haklarına aykırı ve İsrail’in Gazze’de başlattığı soykırımın devamı demektir. Gerçeklerden uzak bu zalim fikir yalnızca politik ve insani açılardan değil, lojistik olarak da büyük soru işaretleri barındırıyor.

Zorunlu göçün gerçekleri

Tarihte büyük ölçekli zorunlu göçler, genellikle belirli bir altyapı ve devlet desteği ile gerçekleştirilmiştir. Örneğin, Hindistan ve Pakistan’ın bağımsızlık sürecinde milyonlarca Müslüman ve Hindu zorla yer değiştirmiştir. Doğu Avrupa’da ise Benes Kararnamesi kapsamında milyonlarca Alman ve Macar, savaş sonrası yeni belirlenen sınırlar içinde farklı bölgelere taşınmıştır.

Gazze’de durum çok farklı. Öncelikle Filistinliler asla vatanlarını terk etmek istemiyor. Dahası, onları götürecek ve barındıracak bir altyapı da mevcut değil.

Gazze’den yürüyerek sadece iki yere gidilebilir: İsrail’in güneyinde yer alan Negev Çölü’nü aşarak Ürdün’e varılabilir. Ürdün, nüfusunun önemli bir kısmı Filistinli olan bir ülke olduğu için Haşimi yönetimi hassas bir denge kurmak zorunda. 2 milyon öfkeli ve evsiz Filistinliyi Ürdün’e zorla göç ettirmek, Ürdün’ü bir anda kaosa sürükler.

Diğer seçenek Mısır ama orada da durum farklı değil. Sina Yarımadası’nı geçmek, yolların bile olmadığı çölü aşmak demek. Mısır zaten kendi nüfusunun gıda ihtiyacını karşılamakta zorluk çeken, dış borçları iyice birikmiş bir ülke. İklim değişikliği ve küresel ticaret krizleri nedeniyle yakında tarımsal ihracat yapamaz hale gelebilirler. Gazze halkını buraya göndermek, onları açlığa mahkum etmek demek. Gazze’den gelen bir nüfus dalgası, hem Mısır’ın ekonomik krizini derinleştirecek hem de bölgedeki güvenlik dengesini bozacaktır. 

Gazze’den yeni bir Las Vegas yaratmak

Diyelim ki bütün bunlar mucizevi bir şekilde başarılı oldu, geriye tamamen harap olmuş, Mısır ve İsrail’in ortasında insansız bir bölge kalacak. Burası nasıl Las Vegas’a dönüştürülecek? Kim buraya tatil yapmaya gelecek? Böylesine yıkılmış bir alanın turizm merkezi haline getirilmesi, büyük çaplı yatırımlar ve güvenlik garantileri gerektiriyor. Kimse Irak Savaşı’ndan bile daha yüksek maliyetler gerektiren böyle bir projeye finansman sağlamaya yanaşmayacaktır.

Trump’ın baskısı ve bölgesel riskler

Trump’ın bu planı hayata geçirmek için Ürdün, Mısır ve Suudi Arabistan gibi Arap ülkelerine baskı yaptığı biliniyor. Ancak bu ülkeler, ne Filistinlileri kabul edecek ekonomik ve sosyal kapasiteye sahip ne de bunu siyasi olarak göze alabilecek durumdalar. Eğer Trump, bu baskıyı artırırsa, bölgedeki tüm Arap devletleriyle ilişkileri kopma noktasına getirebilir.

Böylesine bir kriz, bölgedeki güç dengelerini de altüst edebilir. Şu anda Rusya ve İran, Orta Doğu’daki etkilerini büyük ölçüde kaybetmiş durumda. Ancak Trump’ın baskıları, bu iki aktöre, kaybettikleri nüfuzu yeniden kazanmak için mükemmel bir fırsat sunabilir. İran ve Rusya, Trump’ın yarattığı kaostan faydalanarak bölgedeki müttefikleriyle bağlarını güçlendirebilir ve yeni stratejik hamleler yapabilir.

Gerçekçi mi, yoksa felaketin tarifi mi?

Trump’ın Gazze’yi bir turizm cenneti haline getirme fikri, mevcut koşullar göz önüne alındığında uygulanabilir olmaktan çok uzak. Bölgedeki siyasi ve insani dinamikler, bu planın başarılı olma ihtimalini sıfıra indiriyor. Filistinlilerin zorla göç ettirilmesi, lojistik olarak bile mümkün değilken, uluslararası hukukun ve insan haklarının ağır bir ihlali anlamına geleceği için küresel çapta büyük tepkilere yol açacaktır.

Eğer Trump bu planı zorla hayata geçirmeye çalışırsa, Orta Doğu’da yeni ve daha büyük bir istikrarsızlık dalgası tetiklenebilir. Bu da sadece bölgedeki Arap devletlerini değil, ABD’nin de stratejik çıkarlarını olumsuz etkileyecektir. Gazze’yi bir tatil beldesine çevirmek yerine, bölgenin gerçeklerine uygun çözümler üretmek daha akılcı bir yaklaşım olacaktır.

Çok Okunanlar

Exit mobile version
OSZAR »