Diplomasi
Kanada, Trump ile ticaret görüşmelerini ilerletmek için teknoloji vergisini kaldırdı

Kanada, ABD Başkanı Donald Trump’ın bu vergiyi “doğrudan ve açık bir saldırı” olarak nitelendirmesinin ardından, komşusu ile ticaret müzakerelerini kolaylaştırmak amacıyla ABD’li teknoloji şirketlerini hedef alan dijital hizmetler vergisini kaldırdı.
Kanada’daki büyük teknoloji şirketlerinin hizmetlerine uygulanan yüzde 3’lük verginin, 30 Haziran’da yürürlüğe girmesi planlanıyordu.
Kanada Maliye Bakanı François-Philippe Champagne pazar gecesi yaptığı açıklamada, “Dijital hizmetler vergisinin kaldırılması, ABD ile yeni bir ekonomik ve güvenlik ilişkisi müzakerelerinin önemli ilerleme kaydetmesini ve tüm Kanadalılar için istihdam yaratma ve refah sağlama çabalarımızı güçlendirecektir” dedi.
Başbakan Mark Carney, verginin kaldırılmasının, bu ay Kananaskis’te düzenlenen G7 liderler zirvesinde ilan edilen ticaret anlaşmasının imzalanması için “21 Temmuz tarihine kadar müzakerelerin yeniden başlamasını destekleyeceğini” söyledi.
Açıklamada, Carney ve Trump’ın bir anlaşmaya varmak amacıyla müzakereleri yeniden başlatacakları konusunda anlaştıkları belirtildi.
Trump cuma günü yaptığı açıklamada, ABD’nin teknoloji şirketlerine uygulanan vergiye misilleme olarak Kanada ile ticaret görüşmelerini “sonlandırdığını” söyledi ve aylar süren gerginliğin ardından Kuzey Amerika’da şiddetli bir ticaret savaşını yeniden alevlendirdi.
Trump, pazar günü Fox News’te bu şikayetlerini yineledi. “Onlar belirli vergileri kaldırıncaya kadar, evet,” dedi ve ekledi: “İnsanlar farkında değil, Kanada ile anlaşmak çok zor.”
Aralık 2023’te Kanada’nın parlamento bütçe ofisi, DST’nin federal hükümetin gelirlerini beş yıl içinde 7,2 milyar Kanada doları (5,3 milyar ABD doları) artıracağını tahmin etti.
İlk olarak 2020’de duyurulan vergi, Meta, Netflix ve Amazon gibi şirketlerin yanı sıra yerel işletmeleri de hedef alıyordu. Etkilenenler, haziran sonuna kadar beyanname vermek zorunda kaldılar, aksi takdirde para cezasına çarptırılacaklardı.
Vergi, Trump’ın ana şikayetlerinden biri olmakla birlikte, bazı Kanadalı iş grupları tarafından da hoş karşılanmadı.
Kanada İş Konseyi Başkanı Goldy Hyder, “Uzun yıllardır, tek taraflı bir dijital hizmet vergisinin uygulanmasının Kanada’nın en önemli ticaret ortağı olan ABD ile ekonomik ilişkilerini zedeleyebileceği konusunda uyarıda bulunuyorduk” dedi. “Bu talihsiz gelişme artık gerçekleşti” diye ekledi.
Diplomasi
ABD’nin Ukrayna’ya silah sevkiyatı yeniden başlayabilir

Politico’nun haberine göre, ABD’nin temmuz başında durdurduğu Ukrayna’ya yönelik silah sevkiyatının, iki ülke yetkilileri arasında yapılacak bir dizi görüşmenin ardından yeniden başlaması bekleniyor. ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna’ya daha fazla silah göndereceklerini açıklarken, Pentagon da yeni sevkiyatlar için hazırlıklara başlandığını doğruladı.
Politico‘nun konuya aşina iki kaynağa dayandırdığı haberine göre, ABD’li ve Ukraynalı üst düzey yetkililerin İtalya ve Ukrayna’da yapacağı bir dizi görüşme, Washington’un temmuz başında askıya aldığı silah sevkiyatının kısmen yeniden başlamasının anahtarı olabilir.
Kaynaklar, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna Özel Temsilcisi Keith Kellogg’un, Roma’da düzenlenecek uluslararası yardım konferansında Ukrayna Savunma Bakanı Rustem Umerov ile bir araya geleceğini belirtti.
Bu görüşmeyi, bu hafta ve gelecek hafta Kiev’de yapılacak toplantıların takip edeceği ifade edildi.
Kellogg’un sözcüsü Morgan Murphy ise söz konusu görüşmenin, sevkiyatların durdurulduğu haberinden önce planlandığını ve başlangıçta askeri yardımı tartışma amacı taşımadığını söyledi.
Politico‘nun kaynaklarına göre ABD, Ukrayna’ya mühendislik ekipmanları ve bazı zırhlı araçların sevkiyatının yakında yeniden başlayacağı mesajını verdi ancak henüz net bir tarih belirtilmedi.
Yardım krizi ve diplomatik trafik
Politico ve NBC News, 1 Temmuz’da ABD’nin Ukrayna’ya Patriot füze sistemleri de dahil olmak üzere bazı silahların sevkiyatını durdurduğunu bildirmişti.
Pentagon, kararı “askeri yardımın savunma önceliklerimizle uyumlu olmasını sağlamak için imkanların yeniden gözden geçirilmesi” olarak açıklamıştı.
The Economist ise Washington’un Kiev’e yönelik tüm askeri yardımı durdurduğunu öne sürmüş, ancak bu iddia ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yalanlanmıştı.
Kiev yönetimi, silah sevkiyatının durdurulmasıyla ilgili resmi bir bildirim almadığını açıklamış ve Ukrayna Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin Maslahatgüzarı John Hinkel’i bakanlığa çağırmıştı.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Washington ile diyalog yoluyla durumu açıklığa kavuşturmaya çalıştıklarını belirtmişti.
4 Temmuz’da Trump, Zelenskiy ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Zelenskiy, görüşmede hava savunmasının güçlendirilmesi üzerinde çalışmak üzere anlaştıklarını duyurdu.
Axios sitesi ise haberinde, Trump’ın Zelenskiy’e “hava savunması konusunda yardım etmek istediğini ve sevkiyatta gerçekten bir duraklama olup olmadığını kontrol edeceğini” söylediğini yazdı.
The Wall Street Journal‘a göre ise Trump, Washington’un “yapabildiği kadar çok silah” tedarik edeceği sözünü verdi.
Trump’tan ‘daha fazla silah’ açıklaması
Trump, 8 Temmuz gecesi yaptığı açıklamada, ABD’nin Ukrayna’ya silah sevkiyatına devam edeceğini ve bunu artırmayı planladığını duyurdu.
Trump, “Daha fazla silah göndereceğiz. Göndermeliyiz. Kendilerini savunabilmeliler. Şu anda çok ağır darbeler alıyorlar. Başta savunma amaçlı olmak üzere daha fazla silah göndereceğiz,” ifadelerini kullandı.
Bu açıklamanın ardından Pentagon, başkanın talimatıyla Ukrayna’ya ek silah sevkiyatı için hazırlık yapıldığını bildirdi.
Trump, Zelenskiy ile görüşmesinden bir gün önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirmişti.
ABD Başkanı, bu görüşmenin ardından Ukrayna konusunda “hiçbir ilerleme” kaydedemediğini söylemişti.
Diplomasi
Soykırım sanığı, soykırım sponsorunu Nobel’e aday gösterdi

Gazze’de işlenen savaş suçları ve soykırım nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’nce hakkında yakalama kararı bulunan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump’ı Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi. Trump ise Netanyahu’ya verdiği destekle, Filistinlilerin başka ülkelere sürülmesini ve iki devletli çözümün reddini savundu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump’ı Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdiğini açıklayarak adaylık mektubunu Trump’a Beyaz Saray’daki görüşmeleri sırasında teslim etti. Trump, bu jestten memnun olduğunu belirtti.
Trump ise görüşmede Ukrayna’ya daha fazla silah göndereceklerini ifade etti: “Göndermek zorundayız. Kendilerini savunabilmeleri gerekiyor. Çok ağır saldırı altındalar.”
Filistinlilerin “gönüllü” göçü masada
Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump, Netanyahu’yu Beyaz Saray’da ağırlarken, ABD’nin İran ile yeni görüşmeler planladığını duyurdu ve Gazze’den Filistinlilerin başka ülkelere yerleştirilmesi yönündeki tartışmalı girişimde ilerleme sağlandığını söyledi.
Görüşme öncesi gazetecilere konuşan Netanyahu, ABD ve İsrail’in, Filistinlilere “daha iyi bir gelecek” sunacak ülkelerle birlikte çalıştığını belirtti.
“Kalmak isteyen kalabilir ama ayrılmak isteyenler de ayrılabilmeli” diyen Netanyahu, “ABD ile çok yakın çalışıyoruz. Bence birkaç ülkeye ulaşmak üzereyiz” ifadesini kullandı.
Trump ise sorulara önce yanıt vermekten kaçındı, ardından şunları söyledi:
“Çevredeki ülkelerden harika bir işbirliği gördük. Her birinden. Yani iyi bir şey olacak.”
Trump, yılın başlarında Gazze’den Filistinlilerin gönderilmesi ve bölgenin kontrolünün alınması fikrini gündeme getirmişti. Gazze halkı bu öneriyi “toplu sürgün” olarak nitelemiş ve evlerini terk etmeyeceklerini açıklamıştı.
‘Filistin devleti, yok etme platformu olur’
Trump’a görüşmede iki devletli çözümün mümkün olup olmadığı da soruldu. Trump, “Bilmiyorum” diyerek soruyu Netanyahu’ya yönlendirdi.
Netanyahu ise şunları söyledi: “Filistinlilerin kendilerini yönetme konusunda tüm yetkilere sahip olması gerektiğini düşünüyorum ama bizi tehdit etme yetkisine asla. Bu da demektir ki güvenlik gibi egemen yetkiler her zaman bizim elimizde kalacaktır.”
Netanyahu, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın saldırılarını örnek göstererek, “Bakın ne yaptılar. Yer altına tüneller kazdılar, katliam yaptılar, kadınlarımıza tecavüz ettiler, erkeklerimizin kafasını kestiler… Bu, İsrail’i yok etmek için bir platform olur” dedi.
“Bizi yok etmek istemeyen Filistinli komşularımızla bir barış tesis edeceğiz. Ama bu barışta güvenlik kontrolü her zaman bizim elimizde olacak. İnsanlar şimdi diyecek ki ‘Bu bir devlet değil’. Umurumuzda değil. ‘Bir daha asla’ dedik. Ve o ‘bir daha asla’ şu an. Bu bir daha olmayacak.”
‘İran artık farklı, görüşmeye hazır’
Trump görüşmede İran’la yapılması planlanan temaslara da değindi:
“İran ile görüşmeleri planladık ve onlar da görüşmek istiyor. Büyük darbe aldılar. Artık farklılar. İki hafta önce olduklarından çok farklılar.”
Yeni bir saldırı planı olup olmadığı sorusuna “Umarım yapmak zorunda kalmayız” yanıtını veren Trump, “İran’a yeniden inşa etme şansı vermek isterim. ‘ABD’ye ölüm’ demiyorlar artık. Ortadoğu’nun zorbasıydı, artık değil” diye konuştu.
Trump ayrıca, Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırdıklarını belirtti ve Şam yönetimine “şans vermek” istediklerini söyledi. Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’dan “çok etkilendiğini” dile getiren Trump, Şara’nın “sert bir geçmişten ve coğrafyadan geldiğini” belirtti.
Netanyahu da Suriye’de artık istikrar ve barış için yeni fırsatlar doğduğunu ifade etti.
Diplomasi
Boğaziçi Üniversitesi’nde ‘Savaş Sonrası Adalet’ Konferansı

Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi, “Savaş Sonrası Toplumlarda Adalet ve Yeniden İnşa” temasıyla Uluslararası Hukuk Konferansı’nın (BILC 2025) ikincisini düzenledi.
5-6 Temmuz 2025 tarihli konferans, Princeton Üniversitesi’nden Emeritüs Prof. Richard Falk, Leiden Üniversitesi’nden Prof. Carsten Stahn, King’s College London’dan Prof. Satvinder Juss, Xi’an Jiaotong-Liverpool University’den Prof. Mohsen Al Attar, Peking University’den Dr. Yi Lu ve Omran Center for Strategic Studies’ten Dr. Yaser Tabbara gibi dünyanın önde gelen hukuk akademisyenlerini bir araya getirdi.
Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Naci İnci, Konferansın açılışında yaptığı konuşmada, “Gazze’den Suriye’ye, Ukrayna’dan Myanmar ve Sudan’a kadar birçok coğrafya çatışmalarla sarsılmakta; bu durum fiziksel ve psikolojik yıkımın yanı sıra, toplumsal gelişimde derin yaralar açmaktadır. Adalet ve yeniden yapılanma, günümüzün en kritik küresel meselelerinden biridir” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. İnci, “İnanıyorum ki bu konferans, umutları artıracak ve adaletin yeniden inşası yolunda anlamlı bir adım olacaktır” dedi.
“Uluslararası hukuk sorumluluk üstlenmeli”
Eski Birleşmiş Milletler Filistin Raportörü Prof. Richard Falk, konuşmasında, “Uluslararası hukukun, sadece çatışmaların çözümünde değil, aynı zamanda bu süreçlerin adil ve sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesinde de kritik bir rol oynadığını,” vurguladı.
Prof. Satvinder Juss da “Uluslararası hukuk, çatışma sonrası toplumların yeniden inşasında, özellikle mültecilerin güvenli bir şekilde geri dönüşlerini sağlamada daha fazla sorumluluk üstlenmelidir” ifadelerini kullandı.
“Batı’da Filistinlilerin sesi kısılıyor”
Cornell Üniversitesi’nden Prof. Siba N’Zatioula Grovogui ise Batı merkezli yaklaşımları eleştirerek “Uluslararası hukuk evrensel bir mirastır ancak içinde birden fazla gelenek barındırır. Buna rağmen biz yalnızca tek bir geleneği başlangıç, ‘alfa ve omega uluslararası hukuku’ olarak aldık. Bu büyük bir hatadır” diye konuştu.
Grovogui, “Filistinliler, Birleşmiş Milletler nezdinde meşru müdafaa hakkına sahiptir. İyi insanlar bunu bilirler. Ancak bugün, ABD’deki üniversitelerde Filistinlilerin haklarından dahi söz edemezsiniz” dedi.
“Toplumsal uzlaşı sağlanmalı”
Konferansın düzenleyici komitesinde yer alan Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Hasan Basri Bülbül konferansın amacına ilişkin şunları kaydetti:
“Biz en yakın coğrafyamızdan özellikle Suriye ve Ukrayna’dan yola çıkarak böyle bir konferans gerçekleştirmeyi hedefledik. Hesap verilebilirlik mekanizmalarının kurulabilmesi bunun aynı zamanda toplumsal bir uzlaşı ile gerçekleştirilebilmesi çok önemli. Geçmişte işlenen suçların hesabı sorulurken toplumsal yapıyı bozmadan bu süreçlerin işletilmesi gerekir.”
Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesinde dersler veren Dr. M. Beheşti Aydoğan da yerel unsurların çözüm arayışlarında dışlanmaması gerektiğine vurgu yaptı:
“Bölgesel ya da uluslararası aktörlerin yerel olanla barışık kalması gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla yerel olanın temsil kabiliyetini gözetmeyi ve onun aktör niteliğini dışlamamayı esas kabul etmek gerekir.”
Geri dönüş ve yeniden inşa süreçleri hakkında Suriyeliler üzerinden örnek veren Aydoğan, Suriyelerin bu süreçlere aktif olarak katılımının önemli olduğunu kaydetti.
-
Görüş2 hafta önce
Büyülü Dağ’da yüzyıllık tartışma devam ediyor: Naphta mı Settembrini mi?
-
Ortadoğu1 hafta önce
Reuters: Suriye’de Şara’ya bağlı güçler 1.500 Alevi’yi katletti
-
Söyleşi2 hafta önce
İsrail-İran savaşını kim kazandı? E. Tuğamiral Alaettin Sevim Harici’ye anlattı
-
Dünya Basını2 hafta önce
ABD ve İsrail, UAEA’yı nasıl ele geçirdi?
-
Avrupa2 hafta önce
Yeni MI6 şefinin dedesi, “Kasap” olarak bilinen Nazi casusu çıktı
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran-İsrail savaşı ve Orta Asya
-
Görüş1 hafta önce
Altı Gün Savaşı’ndan ‘On İki Gün Savaşı’na
-
Söyleşi2 hafta önce
E. Koramiral Kadir Sağdıç: ‘Hürmüz’ü kapatmak ABD-İsrail’e yarar’