Bizi Takip Edin

Avrupa

Polonya Başbakanı Tusk’tan kritik konuşma: ‘Ekonomimiz millileşmeli’

Yayınlanma

Polonya Başbakanı Donald Tusk “naif küreselleşmenin sona erdiğini” ilan ederek ülke ekonomisinin, piyasalarının ve sermayesinin daha fazla Polonya kontrolünde olması çağrısında bulundu.

“Küresel pazarlarda ve savaş cephelerinde egoların bu acımasız rekabetinde Polonya artık naif bir ortak olmayacak,” diyen Tusk, Polonyalı şirketlerin uluslararası devler karşısında dezavantajlı durumda bırakılmaması gerektiği uyarısında bulundu.

Avrupa Yeni Fikirler Forumunda (EFNI) konuşan Tusk, gelecekteki başarının, bugünün küresel değişimlerinden doğru dersleri çıkaran ve Polonya’yı iktisadi egemenliğini savunmaya ve eşit bir oyun alanında rekabet etmeye hazır olarak konumlandıranlara ait olacağını vurguladı.

Milli kontrolü artırma çağrısında bulunan Tusk, Polonya piyasalarının ve sermayesinin de “yeniden Polonyalılaştırılmasını” savundu.

Polonya liderinden ‘milli iktisat’ vurgusu

Sembolik bir hamleyle, doğu-batı ticareti için stratejik bir konumda bulunan Sławków yük terminalindeki operasyonların tamamen Polonyalı şirketlerin elinde olacağını açıklayarak, hükümetin kilit altyapı üzerindeki milli kontrol taahhüdünü pekiştirdi ve Ukrayna’nın yeniden inşasının gelecekteki temel taşı olarak adlandırdığı şeyi güvence altına aldığını öne sürdü.

“Sławków bölgedeki taşımacılık ve lojistik için kilit bir merkez olacak,” diyen Başbakan, bu tür varlıkların kontrolünün yeniden kazanılmasının sadece ulusal değil aynı zamanda Avrupa için de bir öncelik olduğunu sözlerine ekledi.

Başbakan ekonominin yeniden düzenlenmesi için geniş bir plan açıklayarak devleti, idarecileri ve kamu kurumlarını “milli iktisadi çıkarları” korumakla görevlendirdi.

Tusk, “Bugünkü görevimiz bu ve bu görev devlet için, yöneticiler için, yetkililer için, bakanlar için, Polonya şirketleri için… etkili bir şekilde, gerektiğinde acımasızca ve her zaman Polonyalı girişimcilerin, Polonya şirketlerinin, Polonya sermayesinin çıkarları doğrultusunda hareket etmektir,” dedi.

İngiltere’de enerji sektörünün devletleştirilmesi çağrısı

‘Devlet şirketleri kârlılığı değil milli çıkarları gözetmeli’

Polonya’nın devlete ait en büyük enerji şirketlerinin yöneticileriyle kısa bir süre önce yapılan ve ülkenin karşı karşıya olduğu iktisadi ikilemlerin gözler önüne serildiği bir toplantıya atıfta da bulundu ve kamu mülkiyetinin kârdan ziyade milli çıkara öncelik vermesi gerektiğinin altını çizdi.

Tusk, “Örneğin bir enerji şirketi söz konusu olduğunda ilk görev Polonya devletine enerji güvenliği sağlamak, Polonyalı ailelere, Polonyalı hane halklarına ve Polonyalı girişimcilere mümkün olduğunca ucuz ve evrensel olarak erişilebilir enerji sağlamaktır. Devlet şirketinin kârını azami düzeye çıkarması gerekmiyor,” dedi.

İktisadi stratejide milli kimliğin önemini vurgulayan Tusk, kamu ihalelerinde Polonyalı firmalara daha fazla rol verilmesi çağrısında bulundu ve yerel katılımı garanti altına almak için devlete ait şirketlerin daha sıkı denetleneceği sözünü verdi.

Tusk, “Polonyalı girişimcilerin çıkarlarını acımasız ve bencil bir şekilde gözetmeliyiz,” dedi.

Başbakanın açıklamaları piyasada olumsuz bir tepki yarattı ve enerji şirketlerinin hisseleri hızla düştü. PGE %6,6, Enea %3,5 ve Tauron %8,5 değer kaybetti. Orlen de hafif bir düşüş yaşadı ve bu dört şirket de devlete ait.

Rusya’da düşük yoğunluklu devletleştirme devam ediyor

‘Yeniden devletleştirme’ ile militarizasyon bağlantısı

Tusk ayrıca, doğudaki geniş hatlı demiryolunu Avrupa ağına bağlayan bir kargo merkezi olan Sławków terminalinin genişletilmesi ve Choczewo’da Polonya’nın ilk nükleer enerji santralinin inşası da dahil olmak üzere yerli firmaların tercih edileceği kilit yatırım alanlarına işaret etti.

Başbakan, hükümetin nükleer santral projesinden elde edilecek 53 milyar zlotinin (12,37 milyar avro) doğrudan Polonyalı şirketlere aktarılması yönünde “geri dönülemez” bir karar aldığını söyledi. Bazı yüksek teknoloji bileşenleri için hâlâ yabancı ortaklar gerekecek olsa da bunlar sınırlı kalacak.

Polonya, AB rekabet ve ihale kuralları uyarınca yasal olarak yerli firmalara yalnızca uyruklarına göre öncelik veremiyor. Fakat hükümet, kalite gereklilikleri ve alt yüklenici kotaları yoluyla yerel katılımı teşvik edebilir.

Ana yüklenici olan ABD merkezli Westinghouse, Choczewo projesinin %50’sine kadarının Polonyalı şirketleri kapsayacağını söyledi.

Tusk, ülkenin sanayi kapasitesini yeniden inşa etmenin de yatırım öncelikleri arasında yer aldığını söyledi.

Geçen yıl iflasını açıklayan kazan üreticisi Rafako’yu devletin sanayiyi nasıl etkin bir şekilde destekleyebileceğine bir örnek olarak gösteren Tusk, şirketin potansiyelinin silah üretimi için kullanılmasını önerdi.

Tusk ayrıca Huta Częstochowa’yı da örnek göstererek, bu şirketin devletin kararlılığı sayesinde kurtarıldığını ve Polonya ordusunun desteklenmesinde önemli bir unsur haline geldiğini söyledi.

NATO, “Rusya ile daha geniş bir çatışma” halinde Çin’in Avrupa’daki altyapısına el koymayı planlıyor

Tusk, PiS politikalarına yaklaşıyor

Tusk’ın iktisat politikasında milli çıkarlara öncelik verilmesine yaptığı vurgunun, bir önceki Hukuk ve Adalet (PiS) hükümetinin kullandığı dili yansıttığı düşünülüyor.

PiS döneminde devlet, ekonominin kilit sektörlerini yerli mülkiyet altına almaya çalışmış ve bu hamleleri “milli egemenliği” korumak için gerekli diyerek meşrulaştırmıştı.

Orlen’in 2020 yılında bir Alman şirketinden yüzlerce bölgesel medya kuruluşunu satın alması da buna dahildi. PiS bu hamleyi yabancı etkisine karşı bir güvence olarak savunsa da eleştirmenler bu hamleyi medya üzerinde hükümet kontrolünü artırma girişimi olarak nitelendirmişti.

PiS yönetimi ayrıca devlete ait bir market zinciri kurmak gibi fikirler ortaya attı ve Żabka market ağı gibi büyük özel varlıkları geri satın almakla ilgilendiğini ifade etmişti.

Avrupa

Madrid’de on binlerce kişi Başbakan Sanchez’in istifasını istedi

Yayınlanma

İspanya’da muhalefetteki Halk Partisi’nin çağrısıyla on binlerce kişi, Başbakan Pedro Sanchez hükümetini yolsuzlukla suçlayarak protesto etti. Madrid’de toplanan kalabalık, Sanchez’in istifasını talep ederken, Halk Partisi lideri Alberto Núñez Feijóo hükümeti ‘mafyavari uygulamalarla’ itham ederek erken seçim çağrısında bulundu.

İspanya’da muhalefetteki Halk Partisi’nin (PP) çağrısıyla on binlerce kişi, Başbakan Pedro Sanchez liderliğindeki sosyalist hükümeti yolsuzlukla suçlayarak başkent Madrid’de protesto gösterisi düzenledi.

Göstericiler, Sanchez’in istifasını talep etti.

Başkentin merkezindeki Plaza de España meydanında toplanan kalabalık, İspanya bayrakları taşıyarak “Pedro Sanchez istifa!” sloganları attı.

Ses kaydı protestoları tetikledi

Halk Partisi, Sosyalist Parti üyesi Laire Díez’in, Başbakan Sanchez’in eşi, kardeşi ve eski başdanışmanına yönelik yolsuzluk şüphelerini araştıran bir polis birimine saldırdığını iddia eden ses kayıtlarının sızdırılmasının ardından gösteri çağrısı yapmıştı.

İddiaları reddeden Díez ise çarşamba günü basın mensuplarına yaptığı açıklamada, bir kitap için araştırma yaptığını ve ne parti ne de Sanchez adına konuştuğunu belirtti.

Díez, bu açıklamasının ardından başbakanın liderliğindeki Sosyalist Parti üyeliğinden istifa ettiğini duyurdu.

Muhalefet liderinden ‘mafyavari uygulamalar’ suçlaması

Nisan 2022’de partisinin başına geçen Halk Partisi lideri Alberto Núñez Feijóo, hükümeti bu olayda “mafyavari uygulamalarda bulunmakla” suçladı.

Feijóo, Sanchez’in çok sayıda yolsuzluk skandalının “merkezinde” olduğunu savundu.

Gösteriye katılan Feijóo, “Bu hükümet her şeyi lekeledi: siyaseti, devlet kurumlarını ve güçler ayrılığını,” ifadelerini kullandı. Feijóo ayrıca Başbakan Sanchez’e erken seçim çağrısı yapması için baskıda bulundu.

Diğer yandan Başbakan Sanchez, yakın çevresine yönelik soruşturmaları, sağ kanadın hükümetini devirmek için yürüttüğü bir “karalama kampanyasının” parçası olarak nitelendirerek kınadı.

Sanchez, Haziran 2018’de, selefi olan Halk Partili Mariano Rajoy’u muhafazakar partiyi etkileyen bir yolsuzluk skandalı nedeniyle verilen güvensizlik oyuyla devirerek iktidara gelmişti.

İspanya’da bir sonraki genel seçimlerin 2027’de yapılması planlanıyor.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Almanya’da milyoner sayısı %18 arttı

Yayınlanma

Federal İstatistik Ofisi’nin açıkladığı rakamlara göre, Almanya’da geliri en az bir milyon avro olan milyoner sayısı %18 artarak 34.500’e yükseldi.

Wiesbaden merkezli istatistikçiler, istatistiklerin mevcut olduğu en son dönem olan 2020 ve 2021 verilerini karşılaştırdı.

Yetkililere göre, zenginlerin sayısındaki artış, 2021’deki yüksek enflasyonla kısmen açıklanabilir. Enflasyon etkisi hesaba katılmadığında, milyonerlerin sayısı 2020’ye göre yine de %12 artmış oluyor.

Milyonerler ortalama 2,8 milyon avro kazandı. On kişiden altısı, gelirinin büyük bir kısmını ticari faaliyetlerden elde etti. Milyonerlerin %20’sinden biraz azı çalışırken, %15’i “serbest meslek” sahibi olarak nitelendiriliyor.

junge Welt’in aktardığına göre sendika bağlantılı Hans Böckler Vakfı (HBS) bu rakamlar hakkında endişelerini dile getirdi. HBS’nin Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü bilimsel direktörü Bettina Kohlrausch çarşamba günü AFP’ye verdiği demeçte, kriz dönemlerinde milyoner sayısındaki artışın yoksulların sayısındaki artışla dengelendiğini söyledi.

Kohlrausch, rakamların özellikle düşük ve orta gelirli birçok insanın Almanya’daki sosyal eşitsizlikle ilgili endişelerinin “haklı” olduğunu gösterdiğini ekledi.

Okumaya Devam Et

Avrupa

AB ulaştırma bakanları ‘uçuş iptalleri’ konusunda anlaşamıyor

Yayınlanma

AB ulaştırma bakanlarının yolcu hakları konusunda bir araya geldiği bugün, geciken uçuşlar için tazminat talep etme hakkı belirsizliğini koruyor.

Mevcut AB kurallarına göre, uçuşunuz üç saatten fazla gecikirse tazminat talebinde bulunabiliyorsunuz. Fakat, şu anda AB toplantılarına başkanlık eden Polonya, bu eşiği yükseltmek istiyor. Bu durumda, tazminat almaya hak kazanan gecikmeli uçuşların sayısı azalacak.

Dün dağıtılan AB içi bir uzlaşma metninde, tazminat için bekleme süresinin kısa uçuşlar için dört saate, uzun uçuşlar için altı saate çıkarılması ve çok kısa uçuşlar için özel bir üç saatlik eşik getirilmesi önerildi.

Polonyalıların argümanı, bunun havayolu şirketlerini, kendilerine daha ucuza gelen uçuşları iptal etme davranışından vazgeçmeye teşvik edeceği yönünde. Bir AB diplomatı, “Yolcular, tazminat alıp uçuşlarının iptal edilmesindense, gecikmeli de olsa varış noktalarına ulaşmayı tercih ediyor,” dedi.

Berlin ve Madrid, üç saatlik kuralı korumak istedikleri için engel çıkarıyorlar. BEUC gibi tüketici grupları da bu görüşe katılıyor. 

Fakat diplomatlar, İtalya ve İrlanda gibi düşük maliyetli havayolu şirketlerinin güçlü olduğu ülkelerin eşik değerinin yükseltilmesinden yana olduklarını belirttiler.

Değişiklikler müşterilerin cebine de yansıyabilir. Berlin, 300 avroluk sabit bir talep ücreti istiyor; ama Polonya’nın uzlaşma teklifinin en yüksek tutarı 500 avro olacak. Şu anda geri talep edilebilen maksimum tutar 600 avro.

2024 yılında uçuşların sadece %65’i zamanında varış noktasına ulaştı ve 2035 yılında gecikmelerin altı kat daha fazla olması bekleniyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English
OSZAR »