Bizi Takip Edin

Rusya

Rusya Anayasa Mahkemesi Başkanı: Yolsuzluk Nazizm ve terörden daha tehlikeli bir düşman

Yayınlanma

Rusya Anayasa Mahkemesi Başkanı Valeriy Zorkin, St. Petersburg Uluslararası Hukuk Forumu’nda yaptığı konuşmada, sistematik yolsuzluğun vatandaşları rehin aldığını ve tüm kamu gücü aygıtını ele geçiren dev bir suç örgütüne dönüştürdüğünü belirtti. Zorkin, yolsuzluğun iktisadi ve sosyal zararlarının yanı sıra ulusal güvenliği de tehdit ettiğini ve Rusya’ya karşı yürütülen hibrit savaşın bir parçası olduğunu vurguladı.

Rusya Anayasa Mahkemesi Başkanı Valeriy Zorkin, St. Petersburg Uluslararası Hukuk Forumu’nda yaptığı konuşmada, sistematik yolsuzluğun herhangi bir devletin vatandaşlarını, tüm kamu gücü aygıtını fiilen ele geçiren dev bir suç örgütünün rehineleri haline getirdiğini söyledi.

Zorkin, “Yolsuzluk: Hukukun medeniyetine yönelik tehdit” başlıklı sunumunda bu çarpıcı tespitlerde bulundu.

‘Yolsuzluk özünde hukuku hedef alır’

Zorkin, konuşmasına yolsuzluğun özünde “hukuk karşıtı” bir kavram olduğunu, insanlık için değerli olan her şeyi tehdit edebilecek bir keyfilik olduğunu belirterek başladı.

Anayasa Mahkemesi Başkanına göre, yolsuzluğun kendini gizleme yeteneği, onu Nazizm ve terörizm gibi açık kötülüklere kıyasla çok daha tehlikeli ve ölümcül bir düşman haline getiriyor.

Zorkin, çıkar arayışının insanın DNA’sında yerleşik olduğunu iddia etmese de, insanın buna yatkın olduğuna inandığını ifade etti.

Yetkili, sistematik yolsuzluğun vatandaşların demokratik kurumlara ve genel olarak siyasi faaliyetlere olan güveninin kaybolmasının ana nedeni olduğunu düşünüyor. Sonuç olarak Zorkin’e göre yolsuzluk, devleti halktan uzaklaştırıyor ve toplum ile devletin tamamen kriminalize olması ihtimalini doğuruyor.

Ayrıca siyasi özgürlüğün ve siyasi katılımın önemini değersizleştiriyor ve toplumdaki sosyal uçurumu artırıyor.

‘Kamu bütçelerini elinde tutan memurlar vatandaşı mağdur ediyor’

Sosyo-ekonomik boyuta değinen Zorkin, kamu bütçelerinin bir kısmını elinde tutan memurların vatandaşları sosyal, siyasi ve ekonomik faydalardan mahrum bıraktığını söyledi.

Zorkin, bunun vatandaşların sağlığı, güvenliği ve yaşamı için tehdit oluşturabileceğini belirtti.

Anayasa Mahkemesi Başkanı, yolsuzluğun en küresel sonucunun ülke ekonomisine verdiği zarar olduğunu ifade etti. Zorkin, yolsuzluk eylemlerinin bir sonucu olan rekabet gücü, üretkenlik ve yatırım çekiciliğindeki düşüşün bu zarara yol açtığını vurguladı.

‘Vatan, bazıları için sadece yemlenme üssü’

Ayrıca Zorkin, rüşvetin toplumu görevi ihmale ittiğini düşünüyor. Yolsuzluğun ulusal güvenliği de olumsuz etkilediğini belirten Zorkin, “Yolsuzluğa bulaşmış yetkililer için vatan, bir yemlenme üssüdür,” ifadelerini kullandı.

Şair İosif Brodskiy’in “Hırsız bana kan emiciden daha sevimlidir…” sözlerine atıfta bulunan Zorkin, benzer bir anlayışın Rusya kamuoyunun bir parçası haline geldiğini kaydetti.

Böylece Zorkin, bazı durumlarda yolsuzluğun sadece ekonomiye zarar vermekle kalmayıp, büyümesine katkıda bulunduğu yönündeki düşünceye geçti.

Rusya Sayıştayı: Yılın başından bu yana kamu maliyesinde 1 trilyon rubleyi aşan ihlaller tespit edildi

‘Yolsuzlukla inşa edilen servetler kırık kaderler üzerine kurulur’

Yolsuzluğun “iyi” ve “kötü” olarak ayrılması hakkında konuşan Zorkin, sistemik yolsuzluk koşullarında “hırsızın” “kan emiciye” karşı konumlandırılmadığına, aralarındaki sınırın ortadan kalktığına dikkat çekti.

“Yolsuzluk yoluyla inşa edilen servetler kırık kaderler ve kopmuş hayatlar üzerine kuruludur,” diyen Zorkin, her türlü yolsuzluk davranışının ahlak ve etik normlarını, eşitlik ve adalet ilkelerini ihlal ettiği ve ayrıca iktidar ile devletin amaç ve görevleriyle çeliştiği sonucuna vardı.

‘Yolsuzluğun körüklenmesi Rusya’ya karşı yürütülen hibrit savaşın parçası’

Yukarıda söylenen her şeyin Rusya’daki yolsuzluk için de geçerli olduğunu belirten Zorkin, kökenlerinin muhtemelen ülkenin uzak geçmişine dayandığını söyledi. Bu bağlamda, ideolojinin ve toplumsal ahlakın yok edilmesini ima eden “Dulles Planı”ndan bahsetti.

Zorkin, Amerikalı istihbaratçı Allen Dulles tarafından 1945’te SSCB’nin fethi için yeni bir strateji olarak ifade edilen fikre atıfta bulundu.

Plana göre, bu yöntemin ve araçların değerlerin ikamesinde yattığını belirtti. Stratejiye göre, Zorkin, ABD’nin maddi gücünü insanların “aptallaştırılmasına” yöneltmesi gerektiğini, sanatın en aşağılık insani duyguları ve ahlaksızlığı yüceltmesi gerektiğini, devlet yönetiminde kaos yaratılması, memurların ve rüşvetçilerin “keyfiliğine” göz yumulması gerektiğini aktardı.

Zorkin, üç yıl sonra ABD’nin SSCB’ye karşı enformasyon savaşının başladığını ve sonuç olarak 90’lı yılların başına kadar oluşan olumsuz ahlaki-etik atmosferin yolsuzluğun gelişmesi için elverişli bir faktör haline geldiğini ifade etti.

Zorkin, şimdi tüm bu hedeflerin modern Rusya’ya da uygulandığını dile getirdi. Anayasa Mahkemesi Başkanı, bunun nedeninin, Rusya’nın her zaman zengin doğal kaynaklara sahip bir ülke olarak yayılmacılık için ilgi çekici olması ve bu kaynaklara sahip olmanın ekonomik kalkınma için önemli olması olduğunu söyledi.

Bu nedenle Zorkin, egemen bir Rusya’nın Batı’yı memnun etmediğini belirtti. Anayasa Mahkemesi Başkanı, Rusya’ya karşı yürütülen hibrit savaşın özünün bu olduğunu ve toplumda yolsuzluğun körüklenmesinin de bunun bir parçası olduğunu ifade etti.

‘Yolsuzlukla mücadele sistematik olmalı’

Yolsuzlukla mücadele yöntemleri arasında Zorkin, stratejik yönlerde koordineli, aşamalı —caydırma, önleme, aydınlatma şeklinde— ve kesintisiz hareket etme gerekliliğini vurguladı. Zorkin, mücadelenin, olgunun kendisi gibi sistemik olması gerektiğini belirtti.

Ayrıca Zorkin, ülkede yolsuzluğa ilişkin cezai baskının zayıflatılmaması gerektiğini de kaydetti.

Rusya’da eski Ulaştırma Bakan Yardımcısı Çalik’in mal varlığına el konuldu

Rusya

Lavrov, Rubio ile yaptığı görüşmenin ayrıntılarını açıkladı

Yayınlanma

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ABD’li mevkidaşı Marco Rubio ile Malezya’da 50 dakikalık bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmenin ardından yaptığı açıklamada Lavrov, Ukrayna konusunda Rusya’nın tutumunu yinelediğini belirtirken, Rubio’nun yeni planıyla ilgili soruları ABD Başkanı Trump’ın ‘Büyük sürprizleri bekleyin’ sözüyle yanıtladı.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, dün Malezya’nın başkentinde düzenlenen ASEAN zirvesi kapsamında ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile ikinci kez bir araya geldi.

50 dakika süren görüşmenin ardından ertesi gün basın toplantısı düzenleyen Lavrov, görüşmenin içeriğine ve küresel gelişmelere dair önemli açıklamalarda bulundu.

TASS ajansının aktardığına göre Lavrov, Ukrayna konusunda Rusya’nın bilinen tutumunu yinelediğini belirtirken, Rubio’nun yeni Ukrayna planıyla ilgili soruları ise ABD Başkanı Donald Trump’ın bir sözüyle yanıtladı: “Size de hemen anlatacaktım. Büyük sürprizleri bekleyin.”

Rusya Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, iki bakan görüşmede ihtilaflı durumlara ‘barışçıl çözümler bulunması’, Rusya-ABD iktisadi ve insani işbirliğinin yeniden tesisi ve iki ülke toplumları arasında engelsiz temasların sağlanması yönündeki karşılıklı niyeti teyit etti.

Lavrov, brifingde Ukrayna konusunu ele aldıklarını belirterek, “Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, 3 Temmuz’da Başkan Donald Trump ile yaptığı görüşmede de dile getirdiği tutumu bir kez daha teyit ettik,” diye konuştu.

Lavrov ayrıca, Ukraynalı siyasetçilerin Rusları yok etme niyetlerini içeren beyanlarından oluşan bir özeti Rubio’ya ilettiğini de sözlerine ekledi.

Görüşmede, Stratejik Saldırı Silahlarının Azaltılması Anlaşması’nın (DSNÖ) geleceği ve CNN‘in yayımladığı, Trump’ın Moskova veya Pekin’i bombalayabileceğine dair iddiaları içeren ses kaydının gündeme gelmediği bildirildi.

Lavrov-Rubio görüşmesinde ‘yeni yaklaşımlar’ masaya yatırıldı

‘Kore Yarımadası’nda ihtilaf potansiyeli ciddi’

Lavrov, brifing sırasında diğer küresel meselelere de değindi. Kore Yarımadası’ndaki ihtilaf potansiyelinin ciddi boyutlarda olduğunu vurgulayan Lavrov, ABD ve müttefiklerinin Kuzey Kore’ye yönelik provokasyonlarını sürdürdüğünü ifade etti.

Bakan, Moskova’nın, Pyongyang’ın meşru haklarını sağlamak ve ‘kötü sonuçlanabilecek provokasyonları önlemek’ için her türlü çabayı göstereceğini belirtti.

Batılı ülkelerin Tayvan meselesinde statükonun korunmasına yönelik açıklamalarını ‘ikiyüzlülük’ olarak nitelendiren Lavrov, “Bu durum, konuya az da olsa aşina olan herkes için aşikârdır,” diye konuştu.

Lavrov ayrıca, Rusya’nın İran ile İsrail arasındaki ateşkes rejiminin kesintisiz devam etmesi yönünde çağrıda bulunduğunu aktardı.

Birleşik Filistin emirlikleri kurma planları gibi fikirlerin, Birleşmiş Milletler kararları uyarınca bir Filistin devleti kurulması ihtimaline yönelik riskleri artırdığını söyledi.

‘Avrupa’nın militarizasyonunu dikkate alacağız’

Avrupa’daki mevcut liderlerin tarih derslerini unuttuğunu ve ‘Rusya’ya karşı savaş için yeniden ayağa kalkmaya çalıştığını’ savunan Lavrov, Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’i hedef aldı.

Lavrov, Merz’in Ukrayna’da çözüm için diplomatik yöntemlerin tükendiğini söyleyerek Almanya’nın militarizasyonu yolunda nihai bir karar aldığını belirtti.

Dışişleri Bakanı, Moskova’nın, Avrupa’nın bu militarizasyon eğilimini tüm planlama alanlarında dikkate alacağını da vurguladı.

Okumaya Devam Et

Rusya

Rusya’da bölgesel yöneticiler üç yıldan fazla koltuğunda oturamıyor

Yayınlanma

Siyaset bilimci Aleksandr Kinev’in hazırladığı rapora göre, Rusya Federasyonu’na bağlı bölgelerdeki üst düzey yönetici rotasyonu, Ukrayna’daki askeri müdahalenin ilk yıllarındaki yavaşlamanın ardından yeniden hız kazandı. 2026’daki Devlet Duması seçimleri yaklaşırken artan görev değişikliklerinin, elitlerin ve kamuoyunun tepkisini ölçmek için ‘test niteliği’ taşıdığı belirtiliyor. Rapora göre, 2024’te kadro değişim oranı yüzde 32,29’a ulaşarak harekât öncesi seviyelere geri döndü.

Siyaset bilimci Aleksandr Kinev tarafından hazırlanan “Rusya’da Özel Askeri Harekâtın Üçüncü Yılında Bölgesel Nomenklatura” başlıklı rapora göre, Rusya Federasyonu’na bağlı bölgelerdeki yönetici elitlerin rotasyonu, Ukrayna’daki çatışmaların başlamasının ardından geçen ilk yıllara kıyasla yeniden hız kazandı.

Rapor, 2026’daki Devlet Duması seçimleri yaklaşırken yaşanan bu hareketliliğin, siyasi ve iktisadi elitlerin yanı sıra kamuoyunun tepkilerini ve bunun bölgelerdeki sosyo-politik duruma etkilerini ölçmek için bir test niteliği taşıdığını öne sürüyor.

Raporda, 2024 yılı itibarıyla kadro değişimlerinin yeniden harekât öncesi seviyelere döndüğü vurgulanıyor. 2022 ve 2023’te beşer valinin değiştiği Rusya’da, 2024’te bu sayı 13’e yükseldi.

Kinev’in takip ettiği üst düzey yetkililer arasındaki rotasyon oranı ise 2022’de yüzde 30,63 ve 2023’te yüzde 24,6 iken, 2024’te yüzde 32,29’a ulaştı.

Rapora göre bu durum, ülkedeki siyasi atmosferin artık “yeni bir normal” statüsüne girdiğini gösteriyor.

Savaş sonrası kadrolar dondurulmuştu

Çatışmaların başlangıcında önceliğin savaş ve yaptırımlarla mücadeleye verilmesi nedeniyle kadro değişiklikleri “asgari düzeyde ve zorunlu” tutulmuştu.

2015-2022 döneminde idari istikrar endeksi hiçbir zaman yüzde 31’in altına düşmemişti; bu, her yıl üst düzey bölgesel yöneticilerin en az yüzde 31’inin görevini kaybettiği anlamına geliyordu.

Özellikle 2018-2019 yıllarındaki toplu vali değişiklikleri sırasında bu oran yüzde 50,97 ile rekor kırmıştı.

Kinev’in analizine göre, yıllık yüzde 30-35’lik değişim oranı, Rusya’da üst düzey bir bölgesel yetkilinin görevinde nadiren üç yıldan fazla kalabildiği anlamına geliyor.

Raporda Vologda, Kursk ve Samara oblastları ile Çukotka Özerk Okrugu, kadro değişimlerinin en yoğun yaşandığı bölgeler arasında sayılıyor.

Uzman, her yıl 1 Ocak ve 1 Temmuz tarihlerinde valiler, yardımcıları, bölgesel hükümet başkanları, maliye bakanları, idari personel şefleri, bölgesel meclis başkanları ve bölgesel merkezlerin başkanlarından oluşan üst düzey bölgesel nomenklaturanın listesini çıkarıyor. İdari elitlerin istikrar endeksi, dönem başında görevden alınanlar ve yeni atananların bölgedeki toplam yetkili sayısına oranlanmasıyla hesaplanıyor.

Savaşa katılanlara öncelik

Raporda, bölgesel yetkililerin, federal merkezin savaşa katılan veya ilhak edilen topraklarda çalışan kişileri teşvik etme yönündeki taleplerine uyum sağlamaya çalıştığı belirtiliyor.

Bu kişiler iki kategoriye ayrılıyor: Harekâta katılmış olan ve önceki deneyimleri sayesinde daha geniş kariyer olanaklarına sahip olan yetkililer ile harekâta katılan eski askerler veya siviller.

İkinci grup için şimdilik özel pozisyonlar oluşturulduğu, ancak gelecekte bu grubun beklentilerinin artabileceği öngörülüyor. Kinev, yaklaşan Devlet Duması seçimlerinde bölgelerin rolünün büyük olduğunu ve birçok yetkilinin yorgunluk ve tükenmişlik nedeniyle de görev değiştirdiğini ekliyor.

Uzmanlar farklı görüşte

Öte yandan Vedomosti gazetesine demeç veren Sivil Toplumu Geliştirme Vakfı Başkanı Konstantin Kostin, 2022’de yaşanan atama durgunluğunun ardından sistemin “yeni normale” adapte olduğunu ve kadro değişikliklerinin olağan seyrine döndüğünü belirtiyor.

Fakat Kostin, “Raporda, vali değişiklikleri sonrası yaşanan rotasyonların ayrı bir başlık altında incelenmesi gerekirdi, çünkü bölgesel ekipler en çok bu durumlarda yenileniyor,” diyerek bir eleştiri getiriyor.

Siyasi Teknolojiler Merkezi Başkan Yardımcısı Rostislav Turovskiy ise rotasyon dinamiklerinin köklü bir değişim veya sistemin “donduğu” sonucuna varacak kadar güçlü değişmediğini savunuyor.

Turovskiy, “Ayrıca, belirtilen eğilim özel askeri harekâtın hemen ardından başlamadı, bu nedenle nedenleri çeşitli olabilir. Her halükârda, kadro değişikliklerinin yoğunluğu ve yolsuzluk vakalarının sayısı şu anda çığ gibi büyüyor. Eğer rotasyonlarda bir yavaşlama yaşandıysa bile bu kısa sürdü ve artık geçmişte kaldı,” diye konuştu.

Okumaya Devam Et

Rusya

Rusya, finansal piyasalarda yapay zekâ kullanımına yönelik etik kurallarını açıkladı

Yayınlanma

Rusya Merkez Bankası, finansal piyasalarda yapay zekâ teknolojilerinin geliştirilmesi ve uygulanmasına yönelik tavsiye niteliğinde bir etik kurallar belgesi yayımladı. Beş temel ilkeye dayanan bu kurallar, teknolojiye olan güveni artırmayı, gelişimi teşvik etmeyi ve riskleri en aza indirmeyi amaçlıyor. Merkez Bankası, mevcut aşamada ‘yumuşak düzenlemenin’ yeterli olacağını belirterek bankalara deneyimlerini paylaşma çağrısında bulundu.

Rusya Merkez Bankası, finansal piyasalarda yapay zekâ teknolojilerinin geliştirilmesi ve uygulanmasına yönelik tavsiye niteliğinde bir etik kurallar belgesi yayımladı.

Vedomosti gazetesinin haberine göre beş temel ilkeye dayanan bu kurallar, yeni teknolojiye duyulan güveni artırmayı, finans piyasasında yapay zekânın gelişimini teşvik etmeyi ve kullanımından kaynaklanan riskleri en aza indirmeyi hedefliyor.

Merkez Bankası Finansal Teknolojiler Dairesi Başkanı Stanislav Korop, yayımlanan açıklamada, yapay zekâ düzenlemelerindeki küresel eğilimleri incelediklerini ve piyasa katılımcılarıyla görüştüklerini belirtti.

Korop, bu görüşmeler sonucunda mevcut aşamada bu tür teknolojilerin uygulanması için “yumuşak bir düzenlemenin” uygun olacağı sonucuna vardıklarını ifade etti.

Merkez Bankası ayrıca, kuralların hedeflerine ulaşılması için bankalara deneyimlerini paylaşmalarını ve ortak belgeler hazırlamalarını tavsiye etti.

Beş temel ilke belirlendi

Yayımlanan belgede, yapay zekâ kullanımına dair beş temel ilke sıralanıyor: İnsan odaklılık, adalet, şeffaflık, güvenlik ve sorumlu risk yönetimi.

İnsan odaklılık: Merkez Bankası, bu ilke doğrultusunda bankaların müşterileri yapay zekâ ile etkileşime girdiklerinde bilgilendirmesi ve bu etkileşimden vazgeçme seçeneği sunması gerektiğini belirtiyor.

Ayrıca, yapay zekâ kullanılarak alınan kararların yeniden gözden geçirilmesi için bir mekanizma oluşturulması isteniyor. Bankaların, yapay zekânın kalitesini ve bu teknolojiyle hizmet alan müşterilerin memnuniyetini düzenli olarak kontrol etmesi öneriliyor.

Finansal erişilebilirliği artırmak amacıyla, yapay zekâ geliştirilirken müşterilerin yaş, eğitim ve engellilik gibi hassas durumlarının dikkate alınması tavsiye ediliyor.

Adalet: Bu ilke, bankaların müşteri verilerini meşru gerekçelerle kullanmasını ve veri toplama süreçlerinde ayrımcılık yapmamasını öngörüyor.

Merkez Bankası, yapay zekâ destekli karar alma süreçlerinde müşterinin milliyeti, dili, ırkı, siyasi görüşleri veya dini inançlarının dikkate alınmamasını tavsiye ediyor.

Şeffaflık: Bankaların, müşterilere yapay zekânın riskleri ve kullanım koşulları hakkında tam bilgi vermesi gerekiyor.

Özellikle büyük üretken modellerle oluşturulan bilgilerin, yapay zekâ kullanımının bariz olduğu veya sadece düzenleme amaçlı kullanıldığı ve müşteriye zarar riski taşımadığı durumlar haricinde, etiketlenmesi öneriliyor.

Güvenlik, güvenilirlik ve verimlilik

Güvenlik ilkesi kapsamında Merkez Bankası, kuruluşlara veri setlerinin ve yapay zekânın kalitesini kontrol etme, kişisel verilerin gizliliğini koruma, bilgi güvenliğini sağlama ve faaliyetlerin sürekliliğini temin etme gibi önlemler almalarını tavsiye ediyor.

Bankaların, denetimlerde referans alınmak üzere yapay zekâ için kalite göstergeleri belirlemesi de öneriler arasında yer alıyor.

Ayrıca, hassas verilerin anonimleştirilmesi ve yetkisiz yayılmasını önleyecek teknolojik ve organizasyonel tedbirlerin geliştirilmesi isteniyor.

Sorumlu risk yönetimi: Bu ilke, bankaların risk yönetimi kurallarını geliştirip onaylamasını, bu kurallara ve etik koduna uyumu denetleyecek sorumlu bir kişi atamasını gerektiriyor.

Merkez Bankası, kullanılan yapay zekâ modellerinin kaydının tutulmasını, risklerin tespit edilip değerlendirilmesini, bu risklere müdahale edilmesini ve risk olayları veri tabanlarının oluşturulmasını tavsiye ediyor.

Bu süreçlere ilişkin tüm bilgilerin belgelenmesi zorunlu tutuluyor.

Kurum, yapay zekâya risk atanırken kullanım alanı, hassas veri kullanımı, olası kayıp veya itibar zararı ve yapay zekâdan etkilenen müşteri sayısı gibi faktörlerin dikkate alınması gerektiğini vurguluyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English
OSZAR »