Bizi Takip Edin

Avrupa

Silah şirketleri Brüksel’deki lobi faaliyetlerini artırdı

Yayınlanma

Şubat 2022’de savaş Avrupa’nın kapısına dayandığından beri, savunma şirketleri Brüksel’deki varlıklarını önemli ölçüde artırıyor.

POLITICO tarafından yapılan bir veri araştırmasına göre, Avrupa’nın en büyük savunma şirketlerinin lobi bütçeleri 2022 ve 2023 yılları arasında yaklaşık yüzde 40 arttı.

Şirketlerin çoğu, Avrupa Birliği’nin başkentinde artan nüfuz talebini karşılamak için son üç yılda Brüksel merkezli ekiplerini genişletti.

Yirmi yıldır savunma sektörüne danışmanlık yapan kamu işleri danışmanlık şirketi Rud Pedersen’in ortağı ve savunma ve güvenlik grup direktörü Line Tresselt, “Güvenlik ortamının katı gerçekliğinden kaynaklanan benzeri görülmemiş bir ilgi görüyoruz,” dedi.

Avrupalı silah üreticileri AB’den gelen paranın yerel şirketlere gitmesini isterken, yabancılar da pastadan pay almak istiyor. 

Tresselt, “Bu Ukrayna’daki geniş çaplı işgale verilen bir yanıttan daha fazlası: EDIP [1,5 milyar avroluk Avrupa Savunma Sanayi Programı], aynı zamanda Avrupa Savunma Fonu, yaklaşan AB savunma beyaz kitabı, yeni atanan savunma komiseri ve NATO’nun değişen duruşu ile birlikte… sektör için AB yapımı politikalarda büyük bir artış var,” dedi.  

AB’nin en büyük 10 savunma firması (Airbus, Leonardo, Thales, Rheinmetall, Naval, Saab, Safran, KNDS Deutschland, Dassault ve Fincantieri) üye ülkelerde lobi yaptıklarında lobi faaliyetlerini AB Şeffaflık Sicilinde beyan etmek zorunda.

STK’ların oluşturduğu LobbyFacts veritabanının arşivleri de 2022 ve 2023 başlarındaki önceki kayıtlarla bir karşılaştırma yapma imkanı veriyor.

2022’de ilk 10’un kümülatif harcamaları 3,95 milyon avro ile 5,1 milyon avro arasında değişiyordu; 2023’te bu rakam 5,5 milyon avro ile 6,7 milyon avro arasına yükseldi.

Yelpazenin alt uçları dikkate alındığında, bu sadece bir yıl içinde yüzde 40’lık bir artışa denk geliyor.

Bu eğilim özellikle harcamalarını iki katına çıkaran İsveçli savunma devi Saab ile kendini gösteriyor; onu lobi faaliyetlerini önemli ölçüde artıran Airbus ve Dassault izliyor.

Artan bütçelerin yanı sıra, bu şirketlerin çoğunluğu ekiplerini güçlendirdi. Ankete katılan firmaların yüzde 90’ı 2024 yılında Brüksel’de çıkarlarını temsil etmek üzere ek tam zamanlı personel işe aldıklarını bildirdi.

Thales, lobi ekibini 3,5 kişiden 10 kişiye çıkararak bu konuda başı çekti. Leonardo da ekibini 3’ten 5’e çıkararak onu takip etti.

Tresselt, bir zamanlar ABD’nin askeri varlığı nedeniyle Almanya ve Polonya gibi ulusal pazarlara odaklanan şirketlerin artık Brüksel’de de yer edinmeye başladığını sözlerine ekledi.

Örneğin ABD’li savunma devi Lockheed Martin, geçtiğimiz mayıs ayında ilk kez AB lobicilik siciline kaydoldu ve şimdiden Avrupa Parlamentosu’nda iki lobici görevlendirdi.

Bu arada ABD’li havacılık firması RTX’in de Brüksel’de çıkarlarını savunan iki tam zamanlı lobicisi ve dört dış temsilcisi var.

Avrupa

Estonya’dan AB’ye petrol resti: Yaptırım paketini veto edebiliriz

Yayınlanma

Estonya, Rus petrolüne uygulanan tavan fiyatın düşürülmemesi halinde Avrupa Birliği’nin Rusya’ya yönelik 18’inci yaptırım paketini veto etme tehdidinde bulundu. Estonya Dışişleri Bakanı Margus Tsahkna, varil başına 60 dolar olan mevcut tavan fiyatın 45 dolara indirilmesi konusunda ‘çok kararlı’ olduklarını belirtti.

Estonya, Rus petrolüne uygulanan tavan fiyatın düşürülmesini öngören maddenin paketten çıkarılması durumunda, Avrupa Birliği’nin (AB) Rusya’ya yönelik 18’inci yaptırım paketini bloke edebileceğinin sinyalini verdi.

Dışişleri Bakanı Margus Tsahkna, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Estonya’nın bu konuda net bir tutum sergilediğini vurguladı.

Tsahkna, ERR‘ye verdiği demeçte, “Petrol tavan fiyatının düşürülmesinin bu pakette yer alması gerektiği konusunda çok net bir pozisyondayız. Bu konuda çok güçlü bir duruşumuz var,” ifadelerini kullandı.

Bakan, daha düşük bir tavan fiyat belirlenmesinin yeni yaptırım paketinin en güçlü unsuru olacağını da sözlerine ekledi.

Dışişleri Bakanı, varil başına 60 dolar olan mevcut tavan fiyatın 45 dolara indirilmesi teklifinin, Avrupa Komisyonu tarafından sunulan ilk öneride de yer aldığını açıkladı.

Akdeniz ülkeleri karşı çıkıyor

Delfi‘de yer alan habere göre, başta Malta olmak üzere büyük denizcilik sektörüne sahip Akdeniz ülkeleri, bu maddenin paketten çıkarılmasını istiyor.

Bu nedenle Estonya’nın, yeni bir tavan fiyat belirlenmemesi hâlinde 18’inci paketin kabulünü veto etmeye hazır olduğu belirtiliyor. Avrupa Birliği’nin dış politika kararları, tüm üye devletlerin oy birliğini gerektiriyor.

Tsahkna, Estonya’nın tutumunun, Avrupa Komisyonu tarafından önerilen yaptırım paketini orijinal hâliyle kabul etmek olduğunu ve bazı ülkelerin tavan fiyat maddesini çıkararak paketi zayıflatma girişimine karşı olduklarını vurguladı.

Bakan, AB’nin büyük ülkelerinin de Estonya’nın bu duruşunu destekleyeceğini umduğunu dile getirdi.

G7 ve ABD’den olumlu sinyaller

Mevcut 60 dolarlık tavan fiyatın iki yıldır yürürlükte olduğunu hatırlatan Tsahkna, Batılı büyük güçlerin böyle bir adımı desteklememesi nedeniyle fiyatın bugüne kadar düşürülmediğini belirtti.

Fakat son dönemde G7 ülkelerinin de Rus petrolüne uygulanan tavan fiyatı daha da düşürmeye hazır olduğuna dair işaretler ortaya çıktı.

Tsahkna ayrıca, son günlerde ABD’den de Ukrayna’da askeri müdahalesini sürdüren Rusya’ya yeni kısıtlamalarla baskı yapma hazırlığına dair sinyaller geldiğini kaydetti.

Bakan, ABD Senatosunda Lindsey Graham ve Richard Blumenthal’ın girişimiyle hazırlanan paket ile AB’nin yeni yaptırım paketinin aynı anda yürürlüğe girmesinin Moskova üzerinde ciddi bir baskı kurabileceğini ekledi.

Müzakereler sürüyor

Bununla birlikte Tsahkna, yeni yaptırım paketi üzerindeki uzlaşma sürecinin henüz devam ettiğini ve Estonya da dâhil olmak üzere ülkelerin nihai kararını vermediğini vurguladı.

Yeni yaptırımların görüşüleceği bir sonraki müzakere turu, bugün Brüksel’de büyükelçilerin katılımıyla gerçekleştirilecek.

Yaptırım paketinin onaylanması için bir diğer olasılık ise salı günü yapılacak Dış İlişkiler Konseyi toplantısı olarak görülüyor. Ancak yaptırımlar resmi olarak daha sonra ve farklı bir formatta da onaylanabiliyor.

Rusya’ya petrol tavan fiyatı uygulanması, AB üyesi ülkelerin ticari gemilerinin, tavan fiyattan daha yüksek bir bedelle satılan Rus petrolünü taşımasını yasaklıyor.

Aynı zamanda, AB merkezli sigorta şirketlerinin ve diğer hizmet sağlayıcıların bu tür gemilere hizmet vermesi de engelleniyor.

Bu uygulamanın temel amacı, petrol ve diğer ham madde satış gelirlerini kesmek. 45 dolarlık bir tavan fiyat, Rusya’yı petrolünü dünya piyasa fiyatlarının çok daha altında satmaya zorlayacak.

Petrol fiyatlarındaki son durum

Rusya’nın Şubat 2022’de Ukrayna’ya askeri müdahalesinin ardından petrolün dünya piyasa fiyatı düşüşe geçti.

Savaşın başında varil başına 110 doların üzerine çıkan Brent ham petrolünün fiyatı, 2025 yılı başına kadar 80 dolara geriledi ve sonrasında 60 doların altına düştü.

Bugün ise fiyatlar yeniden 70 dolar civarında seyrediyordu. Rus ham petrol fiyatını yansıtan Ural endeksi ise 2022 başındaki 100 dolar civarındaki yükselişin ardından sonraki üç yıl boyunca ağırlıklı olarak 60 ila 80 dolar aralığında kalırken, bugün 66,45 dolar seviyesindeydi.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Birleşik Krallık’ı ziyaret eden Macron: Monarşiyi seviyoruz

Yayınlanma

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İngiltere ve Fransa’yı, Brexit gibi gündemlerden uzaklaşarak göç ve savunma gibi konularda “yan yana” çalışmaya çağırdı.

Üç günlük İngiltere ziyaretinin başında Parlamento’nun iki meclisine hitap eden Macron, Brexit’in “derinden üzücü” olduğunu ancak son birkaç yılda “bu ittifakın daha da güçlendiğini” vurguladı.

İngiltere’nin artık AB üyesi olmasa da Avrupa’nın kenarında durmasının mümkün olmadığını söyledi. İki ülkenin yasadışı göçle mücadelede “birlikte hareket edeceğini” taahhüt etti.

Brexit’ten bu yana bir AB liderinin yaptığı ilk devlet ziyaretinde Macron, savunma, ticaret ve göç konularında ortak çıkarları vurguladı ve iki ülkenin Avrupa’nın güvenliği konusunda “özel bir sorumluluk” paylaştığını savundu.

Macron, “Avrupa’da, revizyonist komşularla karşı karşıya olan iki ülkemizin kıtanın güvenliği konusunda özel bir sorumluluğu olduğu yönünde bir beklenti var” dedi. “Ve bunu açıkça ifade etmenin zamanı geldi” diye ekledi.

Konuşma, iki ülkenin ABD’de giderek izolasyonist bir politika izleyen Trump yönetimi gibi zorluklarla karşı karşıya olduğu bir dönemde, Fransız liderin İngiltere ile ortak bir cephe oluşturma çabası olarak değerlendirildi.

Macron, İngiltere’nin AB’den ayrılma kararının “derin bir üzüntüyle karşıladığımız, ancak saygı duyduğumuz bir karar” olduğunu söyledi ve son yıllarda İngiltere ile ilişkilerin iyileştiğini ekledi.

Ancak iki ülke arasında hala belirgin ayrılıklar var.

Tartışmalı başlıklar

Sığınmacıların Fransa’ya iadesi konusunda bir göç anlaşması henüz imzalanmadı ve Macron, bazı İngiliz siyasetçiler tarafından düzensiz göçle mücadele konusunda yeterince çaba göstermediği için eleştiriliyor.

Macron, “başka yerlerde daha iyi bir yaşam umudunun meşru olduğunu” belirtirken, “insanları kabul etme kurallarımızın istismar edilmesine izin veremeyiz” diye ekledi. İngiltere ve Fransa’nın, kıtadaki göçmen akınını durdurmak için üçüncü ülkelerle işbirliği yapmasının hayati önem taşıdığını söyledi.

Son zamanlarda başka gerilimler de yaşandı. Fransa, AB ile İngiltere arasında son dönemde yürütülen müzakerelerde, özellikle balıkçılık hakları konusunda, ancak aynı zamanda İngiliz şirketlerinin yeni AB silahlanma fonuna erişim koşulları konusunda da sert bir tutum sergiledi.

Ancak Macron, mayıs ayında imzalanan AB-İngiltere anlaşmasında öngörülen yeni bir gençlik hareketliliği programının oluşturulması da dahil olmak üzere, ilişkilerin yeniden inşa edilmesinin hayati önem taşıdığını söyledi.

Macron, “Manş Denizi’nin daha da genişlemesine izin vermeyelim” diyerek “öğrenciler, araştırmacılar ve sanatçılar için değişim programları” çağrısında bulundu. “Çocuklarımız da bizim sahip olduğumuz fırsatlara sahip olmalı” dediğinde milletvekilleri ve lordlar uzun süre alkışladı.

Macron’un devlet ziyaretinin ilk gününde yaptığı konuşma, salı gecesi Windsor Kalesi’nde Kral Charles’ın ev sahipliğinde düzenlenecek devlet yemeği de dahil olmak üzere bir dizi resmi tören ve siyasi görüşmenin öncüsü oldu.

Macron, “Monarşiyi seviyoruz, özellikle de kendi ülkemizde değilse” diye espri yaptı.

Yakınlaşmanın devam etmesi çağrısında bulunan Macron, “Sonunda tekrar bir araya geldik. Ve on yıllar boyunca tekrar bir araya gelmeyi sağlayalım. Ortak geleceğimiz bizi birbirimize bağlıyor. El ele, omuz omuza, birlikte yürüyelim, bu bizim ortak kaderimiz” dedi.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Fransız polisi, Le Pen’in partisi Rassemblement National ofisine baskın düzenledi

Yayınlanma

Fransız mali polisi, ülkenin aşırı sağcı Rassemblement National (RN) partisinin genel merkezine baskın düzenleyerek son seçim kampanyalarıyla ilgili belgelere el koydu.

Parti lideri Jordan Bardella, X’te yaptığı paylaşımda, Fransa mali polisi tugayından yaklaşık 20 silahlı memurun çarşamba sabahı partinin Paris ofisine baskın düzenleyerek e-postalara, belgelere ve muhasebe bilgilerine el koyduğunu söyledi. Bardella, baskının nedenini bilmediğini belirtti.

Bardella, “Son bölgesel, cumhurbaşkanlığı, parlamento ve Avrupa seçim kampanyalarıyla ilgili tüm dosyalar, yani partinin tüm seçim faaliyetleri bugün yargının elinde” dedi.

Polis memurlarının iki soruşturma hakimi eşliğinde hareket ettiğini de belirtti.

Operasyon, RN’nin üç kez cumhurbaşkanı adayı olan Marine Le Pen ve diğer parti üyelerinin AB fonlarını zimmetlerine geçirmekten suçlu bulunarak 2027 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmalarının engellenmesi ihtimalinin ortaya çıkmasından aylar sonra gerçekleşti. Le Pen, karara itiraz ediyor.

Bardella, “Bu olağanüstü ve eşi görülmemiş operasyon, açıkça yeni bir [tür] taciz. Bu, çoğulculuğa ve demokratik geçişe yönelik ciddi bir saldırı. Beşinci Cumhuriyet döneminde hiçbir muhalefet partisi böyle bir zulüm görmemişti” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English
OSZAR »