Bizi Takip Edin

Diplomasi

Trump’ın ekibi Kremlin’in barış anlaşması şartları konusunda ikiye bölündü

Yayınlanma

The Wall Street Journal‘ın kaynaklara dayandırdığı haberine göre, ABD Başkanı Donald Trump’ın ekibi, Kremlin’in Ukrayna ile barış anlaşması şartları konusunda farklı görüşlere sahip. Ukrayna Özel Temsilcisi Kellogg ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in açıklamalarına şüpheyle yaklaşırken, Trump’ın temsilcisi Witkoff, Ukrayna’nın bölünmesini öneriyor ve yakın zamanda ateşkesin mümkün olduğuna inanıyor.

The Wall Street Journal‘ın kaynaklara dayandırdığı haberine göre, ABD Başkanı Donald Trump’ın ekibi, Kremlin’in Ukrayna ile barış anlaşması şartları konusunda farklı görüşlere sahip.

Amerikalı yetkililere göre, Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Ukrayna Özel Temsilcisi Keith Kellogg’un da aralarında bulunduğu bir grup, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ilişkilerde daha dikkatli olunmasını ve Moskova’nın Kiev’den toprak tavizleri taleplerine karşı daha sert bir duruş sergilenmesini tavsiye etti.

Ancak Trump, Moskova’da iki kez görüştüğü elçisi Steve Witkoff’u desteklemeye devam ediyor.

Witkoff, Putin’in barış yapmak istediğine inanıyor. Witkoff, dün Fox News‘a yaptığı açıklamada, Vladimir Putin ile St. Petersburg’da yaptığı son görüşmelerin ardından tarafların “anlayışa vardığını” belirtti.

Witkoff, Moskova’nın sadece ateşkes değil, kalıcı barışı hedeflediğini söyledi. Witkoff’a göre, ABD ve Rusya arasındaki görüşmeler Ukrayna’nın bölünmesi üzerine yoğunlaşıyor ve “beş bölgeyi etkileyecek” bir anlaşmaya yakınlar.

Witkoff, “Ama aslında çok daha fazlası söz konusu. Güvenlik protokolleri, NATO, NATO’nun beşinci maddesi hakkında konuşuyoruz. Çok fazla detay var,” dedi.

Bununla birlikte, Rusya, Trump’ın ateşkes çağrısını reddetti ve çatışmaları kısmen durdurmak için acele etmiyor.

Trump, Ukrayna’daki savaşı başkanlığının ilk yüz gününde durdurmayı umuyor.

Zaman zaman Putin’e karşı sabırsızlık gösterse de, Rus petrol ihracatına yeni yaptırımlar uygulama tehdidini yerine getirmedi.

Rusya’nın pazar günü Sumi’ye düzenlediği balistik füze saldırısı, Trump’ın ekibi arasındaki anlaşmazlıkları daha da belirginleştirdi.

ABD Başkanı, saldırıyı “hata” olarak nitelendirdi. Muhabirler kendisine sorumlunun kim olduğunu sorduğunda, eski Başkan Joe Biden’ı “savaşın olmasına izin vermekle” suçladı.

Daha sonra Trump, suçlu sandalyesine Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’i, daha sonra da Putin’i ekledi.

Kellogg, pazar günü yaptığı yazılı açıklamada, Rus saldırısının “tüm nezaket sınırlarını aştığını” söyledi. Rubio ise saldırıyı “korkunç” ve “trajik” olarak nitelendirdi.

Eski üst düzey Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Daniel Fried, Dışişleri Bakanlığı ve Hazine Bakanlığı’nın, “Trump’ın Putin’den yeterince bıktığına karar vermesi halinde” uygulanabilecek Rusya’ya karşı ek yaptırım seçenekleri hazırladığını söyledi.

1 Nisan’da Senatör Lindsey Graham ve diğer milletvekilleri, Beyaz Saray’ın bekleme talebini göz ardı ederek, Rusya’nın petrol ve enerji ihracatını hedef alan bir yasa tasarısı sundu.

Graham, en az 50 senatörün bu girişimi desteklediğini belirtti.

Eski Başkan George W. Bush döneminde Ulusal Güvenlik Konseyi’nde Rusya işlerinden sorumlu eski kıdemli direktör Thomas Graham, WSJ‘ye yaptığı açıklamada, Trump’ın Rusya ile ilişkileri yeniden başlatma girişimlerinin pek çok selefi tarafından da denendiğini ve hepsinin yetersiz sonuçlardan dolayı hayal kırıklığına uğradığını söyledi.

Thomas Graham’a göre, Moskova Ukrayna topraklarının büyük bir kısmını ilhak etmek ve kalanını yönetmek için “Rusya yanlısı” bir hükümet kurmak istiyor; bu hedefler 2022’deki işgalden bu yana değişmedi.

Başkanlık kampanyası sırasında Trump, Oval Ofis’e yeniden girdikten sonra 24 saat içinde Putin ve Zelenskiy’i savaşı durdurmaya zorlayabileceğini iddia etmişti.

Daha sonra Kellogg, bu süreyi Trump’ın 30 Nisan’da başlayacak ilk 100 gününe uzatmıştı.

Diplomasi

G7’den İsrail’e destek: ‘İstikrarsızlığın kaynağı İran’

Yayınlanma

G7 ülkeleri, pazartesi günü geç saatlerde yayınlanan açıklamada İsrail’e destek verdi ve İran hakkında “Orta Doğu’daki istikrarsızlığın kaynağı” nitelendirmesini yaptı.

G7 liderleri, bölgedeki düşmanlıkların daha geniş çapta azaltılması çağrısında bulundu.

G7 açıklamasında, “İsrail’in kendini savunma hakkı olduğunu teyit ediyoruz. İsrail’in güvenliğine desteğimizi yineliyoruz,” denildi.

İran’ın “bölgesel istikrarsızlık ve terörün ana kaynağı” olduğunu ileri süren G7 ülkeleri, “İran’ın asla nükleer silaha sahip olamayacağı konusunda net olduklarını” söyledi.

G7 bildirisinde, “İran krizinin çözülmesinin, Gazze’de ateşkes de dahil olmak üzere Orta Doğu’daki düşmanlıkların daha geniş çaplı bir şekilde azalmasına yol açmasını şiddetle tavsiye ediyoruz,” denildi ve ülkelerin enerji piyasalarında istikrarın korunması konusunda da koordinasyon içinde olmaya hazır olduğu eklendi.

İran nükleer silah peşinde olmadığını ve Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşmasına (NPT) taraf olarak zenginleştirme dahil barışçıl amaçlarla nükleer teknoloji geliştirme hakkına sahip olduğunu söylüyor.

NPT’ye taraf olmayan İsrail, Orta Doğu’da nükleer silaha sahip olduğu yaygın olarak kabul edilen tek ülke. İsrail bunu ne yalanlıyor ne de doğruluyor.

Başkan Donald Trump, Orta Doğu’daki durum nedeniyle Kanada’daki G7 zirvesinden erken ayrılıp Washington’a dönmeye karar verdi.

ABD, Trump’ın cuma günü İsrail’in saldırılarından önceden haberi olduğunu ve bunları “mükemmel” olarak nitelendirdiğini söylemesine rağmen, şu ana kadar İran’a yönelik saldırılara karışmadığını savunuyor.

Washington, Tahran’ı bölgedeki ABD çıkarlarına veya personeline saldırmaması konusunda uyarıyor.

Pazartesi günü İsrail’in İran devlet televizyonunu vurduğu saldırının ardından Trump, sosyal medyada “herkesin Tahran’ı derhal tahliye etmesi” gerektiğini söyledi.

Ayrıca, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio da pazartesi günü İngiliz, Fransız ve AB’deki meslektaşlarıyla yaptığı telefon görüşmelerinde İsrail-İran savaşını ele aldı.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Arakçi: Önceliğimiz İsrail saldırganlığına etkili karşılık vermek

Yayınlanma

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Avrupa üçlüsü (İngiltere, Fransa, Almanya) dışişleri bakanları ve AB Dış Politika Sorumlusu Kaja Kallas ile yaptığı ortak telefon görüşmesinde, İran’ın İsrail’in barışçıl nükleer tesislere ve ekonomik altyapılara yönelik saldırganlığına maruz kaldığını belirtti.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Avrupa üçlüsü ülkelerinin (İngiltere, Fransa, Almanya) dışişleri bakanları ve Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı ortak telefon görüşmesinde, İran’ın “Siyonist rejimin açık saldırganlığına” maruz kaldığını belirtti.

Arakçi, bu durumun tüm Birleşmiş Milletler üyesi devletlerin ve Güvenlik Konseyi’nin İsrail’in suçlarını durdurmak için harekete geçmesini zorunlu kıldığını vurguladı.

Arakçi, İsrail’in İran’daki barışçıl nükleer tesislere, ekonomik altyapıya, askeri karargahlara ve yerleşim bölgelerine saldırdığını ifade etti.

Bu saldırının diplomatik çalışmalara “benzeri görülmemiş bir darbe” olduğunu kaydeden Arakçi, Avrupa ülkelerine durumu olduğu gibi görmeleri ve Siyonist rejimin saldırganlığını kınamaları çağrısında bulundu.

Görüşmede, İran İslam Cumhuriyeti’nin hiçbir zaman müzakere masasından çekilmediğini belirten Arakçi, bu aşamada odak noktasının saldırganlığı caydırmak için “etkili ve acı verici bir yanıt” vermek olduğunu vurguladı.

İran’ın saldırganlığa karşı meşru müdafaa hakkını güçlü bir şekilde sürdüreceğini söyleyen Arakçi, savaşın tırmanmasının sonuçlarından İsrail’i ve hamilerini sorumlu tuttu.

Arakçi, İsrail’in ABD’nin doğrudan desteği ve suç ortaklığıyla İran halkına karşı bu savaşı başlattığını ve ABD’nin işlenen suçların tüm sorumluluğunu taşıyan bir ortak olduğunu ifade etti.

Avrupa’nın üç ülkesinin dışişleri bakanları ve Kallas ise mevcut durumdan duydukları “derin üzüntüyü” dile getirdi.

Gerilimi azaltmak için diplomasiye başvurmanın önemini vurgulayan yetkililer, bu çerçevede etkili bir rol oynamaya hazır olduklarını belirtti.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Trump: Tahran derhal tahliye edilmeli

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Tahran’ın derhal tahliye edilmesi gerektiğini iddia ederken, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise Amerikalıların İranlılarla görüşme teklifinde bulunduğunu açıkladı.

ABD Başkanı Donald Trump, Truth Social hesabından yaptığı paylaşımda “Tahran’ın derhal tahliye edilmesi” çağrısında bulundu.

Trump, İran’ın kendisinden imzalamasını istediği anlaşmayı imzalaması gerektiğini belirterek, İran’ın nükleer silaha sahip olamayacağını savundu.

G7 Zirvesi’nden erken ayrıldı

Trump, bu açıklamaları Kanada’da katıldığı G7 Zirvesi sırasında yaptı. Zirveden “açık nedenlerden dolayı erken dönmesi gerektiğini” belirten Trump’ın ayrılık kararı, bölgedeki gelişmelerin ciddiyetini gözler önüne serdi.

ABD merkezli Fox News kanalı, Trump’ın Ulusal Güvenlik Konseyi’nden Orta Doğu’daki gelişmelerle ilgili acil bir toplantı düzenlemesi için hazırlık yapmasını istediğini aktardı.

Bu açıklamaların öncesinde, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı bir paylaşımda, geçtiğimiz hafta sonu ABD Merkez Komutanlığı sorumluluk alanına ek askeri kapasite konuşlandırılması talimatı verdiğini duyurdu.

Hegseth, “ABD kuvvetlerinin korunması en büyük önceliğimizdir ve bu konuşlandırmalar bölgedeki savunma pozisyonumuzu güçlendirmeyi amaçlamaktadır,” ifadelerini kullandı.

Hegseth, daha sonra Fox News‘e verdiği demeçte, Başkan’ın İran ile bir anlaşmaya varma konusundaki tutumunun değişmediğini ve barış umduğunu belirtti.

Bakan, Washington’ın başından beri bölgede kendi çıkarlarını ve üslerini korumak için bulunduğunu sürekli olarak ifade ettiğini ekledi.

Macron: Amerikalılar İranlılarla görüşme teklif etti

G7 Zirvesi’ne katılan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise Trump’ın “İsrail” ile İran arasında bir ateşkes teklifinde bulunduğunu dile getirdi. Macron, “Amerikalılar İranlılarla bir görüşme teklif etti ve şimdi ne olacağını göreceğiz,” dedi.

Trump’ın zirveden ayrılma niyetini açıklamasının ardından Macron, “Eğer ABD bir ateşkese ulaşabiliyorsa, bu çok iyi bir şeydir,” yorumunda bulundu.

Avrupa ülkelerinin bir ateşkese ulaşılması durumunda İran ile ciddi nükleer müzakerelere katılmaya hazır olduğunu belirten Macron, İran’da rejim değişikliği yapmaya yönelik zorlama girişimlerinin “stratejik bir hata” olacağı konusunda uyardı.

Bu bağlamda CNN televizyonu, Trump’ın yönetimine İranlı yetkililerle mümkün olan en kısa sürede bir araya gelmeleri yönünde talimat verdiğini bildirdi.

New York Times gazetesi de ABD’li bir yetkiliye dayandırdığı haberinde, Trump’ın yardımcısı ve Orta Doğu elçisi Steve Witkoff’tan bu hafta İranlılarla bir görüşme ayarlamasını istediğini aktardı.

Axios sitesi ise Beyaz Saray’ın Witkoff ile İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi arasında olası bir toplantıyı İran ile görüştüğünü belirtti.

Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English
OSZAR »